Alan Woods – Ted Grant tarafından yazılan ve yazıldığı günlerde yaşamını yitiren 20. yüzyılın Galilesi Hannes Alfvén anısına basılan bu kitap, bilime dini ve mistizmi sokmaya çalışan sözde bilim adamlarına büyük bir darbedir. Ömer Gemici ve Ufuk Demirsoy tarafından Türkçe’ye çevrilmiş kitap, ‘1. Akıl ve akıl dışılık’, ‘2. Zaman uzay ve hareket’, ‘3. Yaşam akıl ve madde’ ve ‘4. Kaostan çıkan düzen’ olmak üzere 4 kısımdan ve 19 bölümden oluşuyor.

Kitabın arka kapak tanıtımı ise şöyle :

“21. yüzyıla girdiğimiz şu sıralarda, bilim ve felsefe bir yol ayrımına gelmiş görünüyor. Bilim ve teknolojinin 20. yüzyılda kaydettiği eşsiz başarılar bir yandan gezegenimizin karşı karşıya bulunduğu bütün sorunların çözümü için muazzam bir potansiyel sunarken diğer yandan da onun toptan imhası için bir tehdit oluşturuyor. İnsanlığa çok daha sağlıklı bir yaşam olanağı sunan genetikteki çarpıcı gelişmeler, en karanlık ırkçı ve ayrımcı düşüncelere dayanak yapılabilmektedir. Maddenin derinliklerindeki muazzam enerjinin keşfedilmesi de aynı sonucu doğurdu. Bu enerji uygun biçimler altında insanlığa büyük bir refah getirebilecekken, nükleer bombalar ve mevcut nükleer santraller biçiminde bir karabasan olarak karşımıza dikilmiştir.

Öte yandan özellikle teorik fizik ve kozmoloji alanında bir mistisizme kayma eğilimi görüyoruz. Sözde evrenin doğuşunu açıklayan “Büyük Patlama” teorisi gibi teoriler bir Yaratıcının varlığını kanıtlamak için kullanılıyor. Bilim yüzyıllardır ilk kez dinsel gericiliğe inandırıcılık kazandırma işine koşuluyor.

Yine de bu, hikayenin yalnızca bir yanı.Giderek artan sayıda bilimci eski bakış açısından hoşnutsuz hale geliyor. Kaos ve Karmaşıklık teorisinin hızlı yükselişi, son yıllarda bilimdeki en önemli gelişmelerden biridir. Bu yeni eğilimin dile getirdiği pek çok fikir, 150 yıl önce Marx ve Engels’in geliştirdikleri diyalektik materyalizmin teorilerine şaşırtıcı ölçüde benzemektedir.

Bu eserin önemli bir kısmı, Marksist felsefeyle yeni teoriler arasındaki ilişkinin araştırılmasına ayrılmış bulunuyor. Acaba bu karşılaşma bilimin yönteminde yeni ve heyecan verici bir atılıma temel sağlayacak mı?”

Marksizmin fikirleri ister kabul edilsin ister reddedilsin, bu fikirlerin dünyada yarattığı muazzam etkiyi inkâr etmek mümkün değildir. Komünist Manifesto’nun ortaya çıkışından günümüze değin, Marksizm, yalnız politik arenada değil insan düşüncesinin gelişimi alanında da belirleyici bir faktör olmuştur. Ona karşı savaşanlar yine de onu kendilerinin kalkış noktası olarak ele almak zorunda kalıyorlar. Ve bugünkü durum ne olursa olsun, şu su götürmez bir olgudur ki, Ekim Devrimi dünya tarihinin tüm gidişatını değiştirmiştir. Bu nedenle Marksizmin teorileriyle daha yakın bir tanışıklık, zamanımızın en temel olgularını anlamak isteyen herkes açısından zorunlu bir önkoşuldur. Kitabın içerdiği bazı konular marksistler arasında da çeşitli ayrımlara yol açmıştır. Unutulmamalıdır ki bu kitap bir bilim kitabıdır. Ve her bilimsel konu itibariyle tartışılmaya ve ilerletilmeye muhtaçtır.

Ne olursa olsun bilimin diyalektik ve maddeci yapısının kavranılmasında büyük rol oynamış bu kitap, her kütüphanede olması gereken kitaplar arasındadır.

Yazar : Alan Woods – Ted Grant

Çevirmen : Ömer Gemici -Ufuk Demirsoy

Sayfa Sayısı : 447

Yayınevi : Tarih Bilinci

Dili : Türkçe

 

Önsözden:

Mark Twain bir keresinde, ölümüne dair söylentilerin abartıldığını söyleyerek dalga geçiyordu. İlginç bir olgu olarak, yaklaşık yüz elli yıldır her sene öldüğü ilân edilen Marksizm, yine de, bazı anlaşılamayan nedenlerden ötürü, inatçı bir dokuz canlılık göstermektedir. Bunun en iyi kanıtı da, ona yöneltilen saldırıların yalnızca devam etmekle kalmayıp hem sıklık hem de sertlik bakımından artma eğilimi göstermesidir. Eğer Marksizm gerçekten geçersiz ve yersiz bir şey ise, neden onun adını anmaktan bile huzursuz olunuyor? Gerçek şu ki, Marksizme iftira edenlere o eski heyulâ hâlâ musallat olmaya devam ediyor. Pek hoşlarına gitmese bile, savundukları sistemin ciddi zorluklar içinde olduğunun ve aşılamaz çelişkilerle parçalandığının; sosyalizmin totaliter karikatürünün çöküşünün tarihin sonu olmadığının farkındalar.

Geçtiğimiz birkaç yılda, Berlin Duvarının yıkılışından bu yana, Marksizme ve genel olarak sosyalizm fikrine karşı eşi görülmemiş bir ideolojik karşı saldırı söz konusuydu. Francis Fukuyama, “Tarihin Sonu”nu ilân edecek kadar ileri gitti. Ama tarih, üstelik intikamını da alarak devam ediyor. Rusya’da Stalinizmin garabet rejimi yerini daha da büyük bir garabete bırakmıştır. Eski Sovyetler Birliği’ndeki “serbest piyasa reformu”nun gerçek anlamı, üretici güçlerin, bilim ve kültürün muazzam bir çöküşü olmuştur, öyle ki, bu boyutta bir çöküş ancak savaşta alınan feci bir bozguna benzetilebilir.

CEVAP VER