Zırhlı Tren Sosyalist Gençlik Gazetesi, 9 Kasım Çarşamba günü “Gençlik Seferberlikleri ve Okul Boykotları Işığında İran’daki Halk Ayaklanmasını Tartışıyoruz” başlıklı etkinliği birçok üniversiteden öğrenciyle birlikte gerçekleştirdi. Marmara, Boğaziçi, İstanbul, Koç, Bilgi ve İstanbul Teknik Üniversitesi gibi birçok üniversiteden bir araya gelen öğrencilerin katıldığı etkinlik İranlı öğrencilerin sunumuyla başlarken sunumun ardından öğrenciler İran’daki Ayaklanmayı ve öğrenci hareketini tartışarak etkinliği sonlandırdılar.

Etkinliğin ilk oturumunda sunum gerçekleştiren İranlı öğrenci, 1979 yılında gerçekleşen ayaklanmanın önderliğinin bugün rejimi oluşturan kadrolarca ele geçirilmesinden sonra üniversitelerin rejim karşısında önemli direniş mevzilerinden birisi olduğunu ifade etti. Molla rejimine karşı gerçekleşen seferberlikler arasında önemli bir yeri olan 1999 yılındaki üniversite eylemlerinden bahseden İranlı öğrenci, bu eylemlerin temel maksadının rejimi yıkmaktan ziyade kitlelerdeki reform arzusu olduğunu dile getirdi. Rejimi doğrudan hedef almamasına rağmen rejimin üniversitelerdeki besic güçleri üzerinden öğrencilerin nasıl saldırılara uğradığı sunumda anlatıldı. Anlatıların arasında en etkileyici olaylardan birisi de rejime karşı seferber olan öğrenci yurtlarının besic tarafından basılarak öğrencilerin öldüresiyle dövülmesiydi. Bu saldırı esnasında yaralanan öğrencilerden birisinin kendi kanıyla yurt odasının duvarına “üniversite hayattadır” sloganını yazdığını ve bu sloganın hem eylemlerin karakterine dair önemli bir fikir verdiği hem de gelecek eylemlerde önemli bir slogan haline dönüştüğü ifade edildi. Bunun yanı sıra üniversitelerde herhangi bir demokratik örgütlenmenin ülkedeki diğer örgütlenmeler gibi yasak olduğu ve bu yüzden de örgütlenmenin oldukça zor olduğundan bahsedildi. Rejimin üniversitelerdeki besic örgütlenmesinin haricinde görece alan bulabilen yegâne örgütlenmenin de yine 90’ların sonunda ortaya çıkan Encümen-i İslami olduğu aktarıldı. Reformistlerin gençlik yapılanması olmasa da büyük oranda reformistlerle uyumlu bir hattı izleyen encümenlerin Tahran’daki Şerif Üniversitesi başta olmak üzere birçok üniversiteye yayıldığı ifade edildi. Ahmedinejad’ın iktidara geldiği 2005 yılına kadar varlığını sürdüren encümenlerin Ahmedinejad dönemiyle birlikte oldukça gerilediğinden bahsedildi. 2009 yılında reformist Yeşil hareketin yenilgiye uğramasının ardından üniversitelerin de büyük bir sessizliğe gömüldüğü ve 2019 yılına kadar da pek bir hareketin gerçekleşmediği söylendi.

Sunumu gerçekleştiren öğrenci, 2019 yılından sonra genel olarak yükselen bir seferberlik dalgasının yaşandığı İran’da Jina Mahsa Amini’nin öldürülmesinden sonra başlayan ayaklanmayla üniversitelerin de eski günlerine geri döndüğünü ifade etti. Önceki yıllara göre üniversite hareketindeki en belirleyici değişiminse reformistlerin ve onlara yakın Encümen-i İslami gibi örgütlenmelerin oldukça zayıflaması olduğu belirtildi. Mevcut ayaklanmayla uyumlu bir şekilde üniversitelerdeki seferberliğin de doğrudan rejimi yıkmak üzere başladığı ve devam ettiği ifade edildi. İranlı öğrenci, neredeyse ikinci ayına yaklaşan ayaklanmada ülkedeki üniversitelerin neredeyse tamamına yayılan bir boykot ve eylem dalgası olduğundan söz etti. Boykotun yanı sıra yemekhanelerin ikili cinsiyet -erkek ve kadın- normuna göre ayrıştırılmış yapısının, öğrencilerin mücadelesiyle fiili olarak dağıtıldığı görülüyor. Ayrıca başörtüsü zorunluluğu da yine fiili olarak tamamıyla uygulamadan kalkmış durumda. Üniversitelerde rejimin besic güçlerine karşı mücadele eden öğrenciler yalnızca üniversitelerle sınırlı olmayan bir şekilde rejime karşı seferberliklerin destekçisi ve örgütleyicisi olma çabasındalar. Şehirlerdeki eylemlerden işçi grevlerine kadar üniversite öğrencilerinin çeşitli sektörler dayanışma ilişkisi içinde olduğunu söylemenin hatalı olmayacağı aktarıldı. Bütün bunların üzerine rejimin üniversitelere yönelik son hamlesininse öncü öğrencilerin üniversiteye girişini engellemek olduğu söylendi.

Sunumun ardından gerçekleşen tartışmada birçok öğrenci soru, görüş ve katkılarıyla İran’daki ayaklanmayı ve öğrenci hareketini birlikte tartışmış oldu. Bu kısımda öne çıkan başlıklar arasında öğrencilerin nasıl bir araya geldikleri ve ne türde örgütlenmelerin ortaya çıktığı temel sorulardan birisi oldu. Bunun üzerinden devam eden tartışmalarda hareketin kendiliğindenliğinin sebep olduğu ve olabileceği ihtimallerden söz edildi. Bu noktada özellikle Arap Devrimlerinin önemli bir deneyim olarak ele alınması ve bu deneyimlerden çıkarılması gereken dersler olduğu konuşulurken Tunus ve Mısır örneklerinde kritik bir etken olarak işçi sınıfının genel grevlerle diktatörlerin yıkılmasını tetiklediği ifade edildi. Keza bu ülkelerdeki rejim karşıtı ayaklanmalarda ortaya çıkan yerel koordinasyon komitelerinin de rejimin yıkılması ve rejimden çıkış bağlamında nereye oturduğu ele alındı.

Tartışma kısmının da sona ermesiyle noktalanan etkinlikte bütün katılımcılara teşekkür edilirken İran halklarıyla dayanışmak adına bu etkinlik gibi toplanmaların devam etmesinin gerekliliği vurgulandı.