Onların ahlakı, bizim ahlakımız…

“Gece gelip beni zorla odasına götürdü. Direndim ama bırakmadı. Çok korkmuştum canım çok acımıştı. Birkaç gün sonra yine götürdü. Muharrem Hoca’dan çok korkuyordum. ‘Bu olay aramızda kalacak’ dedi. Korktuğum için kimseye bir şey söyleyemedim.”


Geçtiğimiz aylarda Karaman’da, Ensar Vakfı ve Karaman İmam Hatip Mezunları Deneği (KAİMDER) yurtlarında kalan 9-10 yaşlarındaki 45 öğrencinin tecavüze uğradığı açığa çıktı ve yaşananlar, çocuğa yönelik cinsel şiddet vakalarının nasıl bir boyuta ulaştığını gözler önüne serdi.


“Korktuğum ve utandığım için bu olaydan kimseye bahsedemedim.”

“Muharrem Hoca’nın yaptıklarını yurttaki öğrenciler biliyor, konuşuyordu. Ama kimse ne ailesine ne de başkasına anlatabiliyordu. Kaçmaya çalıştım, ama kaçamadım. 3 arkadaşımla birlikte beni odasına çağırdı.”


Ensar Vakfı bünyesinde yaşananlar geçmişte üstü örtülen, sindirilen, resmi rakamlara yansımayan pek çok taciz ve tecavüz olayını ortaya çıkardı.  Öte yandan, bakanların ve milletvekillerinin yaptıkları açıklamalar, yargının aldığı kararlar, özel kuruluşların, devlet kurumlarının ve medyanın aldığı tavır; tacizin ve tecavüzün üstü kapatılarak yaşananların normalleştirilmeye çalışıldığını gösterdi. Diğer bir ifadeyle devlet, tüm kurul ve kuruluşlarıyla tecavüzcüden yana tavır aldığını net bir biçimde ortaya koydu.


“Muharrem B. beni ve bir arkadaşını zorla odasına götürdü. Daha sonra arkadaşımla birbirimizin yüzüne bakamadık, bu konuyu hiç konuşmadık.”   


Ensar Vakfı gibi pek çok dernek, vakıf ve tarikat; Milli Eğitim ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıkları’nın yürüttüğü “dindar nesil projesi”nin bir parçası oldu.  Dolayısıyla doğrudan hükümet tarafından desteklendi ve korundu. Misyonu ” ülkemiz insanının manevî dinamiklerini zenginleştirmek, ilmi, fikri ve ahlaki yönden gelişmesine katkıda bulunmak” olan bu kurumlar milyon dolarlık bağışlar ile faaliyetlerini sürdürdü, hazineye ait pek çok arsaya yerleşti. Tüm bu yapıların iç yüzünü yaşananlar ortaya çıkardı: Pek çok çocuk “dini nesil yetiştirme projesi”nin bedelini en ağır biçimde ödedi Öyle ki yıllar boyunca sistematik bir şekilde taciz ve tecavüze uğradı.


“Yaşadığım olaylardan sonra yurttan ayrılmak istedim. Sonunda annemle konuşmaya karar verdim. Yurttan ayrılmak istediğimi defalarca söyledim. Ama nedenini sorduğunda gerçeği anlatamadım.”


Tecavüzcü vakfın aklanması, “dindar bir nesil yaratma projesi” ve yaşananların üstünün örtülmesi uğruna pek çok çocuğun hayatı feda edildiği bir gerçek. Suç, tecavüzcünün kendisinde olduğu kadar yaşananların üstünü örtmeye çalışan, göz yuman ve çarpıtan devletin tüm yapılarına, bakanlara, milletvekillerine de aittir. Derhal görevlerine son verilmeli, Ensar Vakfı kapatılmalı ve daha fazla hayatın kararmaması için harekete geçilmelidir!

CEVAP VER