Ensar Vakfı neden derhal kapatılmalıdır?

Karaman’da AKP odaklarına yakınlığıyla bilinen Ensar Vakfı geçtiğimiz günlerde yaşanan cinsel istismarlara ev sahipliği yapan onlarca çocuğun fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığı bir ‘’eğitim yuvası’’ olarak gündeme geldi.

Yıllardır var olan, ancak gün yüzüne çıkmayan bu vakaların, son günlerde gündeme gelmesi toplumsal bir tepki yarattı. Bu insanlık dışı, çocukları hedef alan istismar haberlerinin ağırlığı daha tazeyken, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun erkek egemen zihniyetle, aymazca yaptığı açıklamalar bu insanlık dışı olayların vahimliği üzerine tuz biber oldu. Prestij ve iktidar kaygısıyla ‘’bir kereden bir şey olmaz’’ , ‘’tacize uğrayan çocukları cezalandıracağız’’ seklinde açıklamalar yapan Bakan, çocukların hayatını hiçe sayan eğitim sistemindeki çürümüşlüğün, sapık zihniyetin savunucusudur. Bu tür açıklamalar basit bir dil sürçmesinden ibaret değildir. Olayın ucunun kendilerine dokunduğunun gayet farkında olan iktidar ve yandaşları bu telaşla çocuk tacizcilerinin, bu tacizcilerin barındığı kurumların peşine düşmek yerine oturdukları koltukları, sahip olduğu mevkileri kaybetme korkusuyla hareket etmektedirler. Bu sözüm ona dil sürçmeleri de korkularının bir tezahürü niteliğindedir. Keza, Pozantı Cezaevinde tecavüze uğrayan çocukların, tecavüzcülerine karşı suç duyurusunda bulunulmasından sonra, çocukların cezalarının daha da ağırlaştırılması Bakanın yaptığı ‘’mağdurların yargılanması’’ düşüncesinin pratikteki karşılığı. Hedefindeki muhaliflere olan baskı politikalarıyla günden güne otoriterleşen iktidar, çocukları da bu kirli politikalarının bir parçası haline getirmeye çalışarak mağdurları sindirmeye, susturmaya çalışıyor.

Ensar Vakfı ve AKP çocuklara cinsel istismar vakalarının birinci elden sorumlularıdır

Yandaş eğitim, medya kuruluşları, kişileri sosyal medyada bu vakaları aklamaya çalışadursun biz sorumluların kimler olduğunu çok iyi biliyoruz. Geleceğin “ahlaklı”, muhafazakâr bireylerini yetiştirmek şiarıyla yola çıkıp, adeta ülkeyi bir tecavüzcüler, tacizciler ordusuna çeviren AKP hükûmeti, eşit, parasız ve görünür bir eğitim sistemini bu tarz hücresel vakıfların, derneklerin bünyesine teslim edeli çok oldu. Kapalı kapılar ardında daha kaç çocuğun bu canice, insanlık dışı saldırılara maruz bırakıldığı bilinmezken yandaşlar susmayı tercih edip, suça ortak oldukları yetmezmiş gibi bir de tacizleri aklayan açıklamalar yaparak çocuklara cinsel istismar araştırılması için sunulan önergeye ret oyu verdiler. Eğitim gibi temel bir hak olan bir sistemi çağdışı ideolojilerinin propaganda olanakları olarak gördükleri kurumların ve derneklerin kirli ellerine teslim edip onları hiçbir denetime tabi tutmayanlar bu olayın açık bir şekilde suç ortaklarıdır.

5 Nisan’da Aile Bakanı hakkında verilen gensoru önergesinin gündeme alınmasını reddeden AKP vekilleri sorumluların kendileri olduklarını bildiklerindendir, Ramazanoğlu’nun önünde el pençe divan durmuş, kendisini tebriklere boğmuşlardır. Ramazanoğlu’nun önünde sıraya girmiş güruhun medyada yer alan fotoğrafları hafızalarımızdan silinmeyecek, AKP’nin utanç tarihine not düşülecektir. Suçu fiilen işleyenler kadar bu suçun zeminini hazırlayanlar, susanlar, örtbas etmeye çalışanlar da bu suçun bilfiil sorumlularıdır.

Çocuk istismarları bir ilk değil, böyle giderse son da olmayacak.

Ancak bu söylemler, uygulanan politikalar bize –ne yazık ki- yabancı değil. 2012’de Pozantı Cezaevi’ndeki çocuk mahkumlara karşı sistematik bir şekilde gerçeklesen cinsel istismarların açığa çıkması diğer cezaevlerinde yaşanan tecavüz vakalarını da gündeme getirmişti. Aradan gecen 4 seneye rağmen tecavüzcü cezaevi memurlarının takipsizlik kararıyla hayatlarına devam etmesi ve Pozantı’yla sınırlı kalmayan diğer cezaevlerindeki cinsel istismar vakalarının faillerine karşı cezasızlık politikaları, diyanet islerinin kız çocuklarına duyulan sapık duyguları normalleştiren; geçtiğimiz aylardaki çıkardığı fetva ve bunun gibi daha onlarca yapılan açıklamalar… Yani tacizciyi değil buna karşı mücadele edenleri cezalandıran tüm bu devlet politikaları, çocuk istismarlarına yeşil ışık yakıyor. Çocuk istismarlarının önüne geçmek için hiçbir adım atmayan devlet, iyi hal indirimleri, takipsizlik kararları gibi cezasızlık politikalarıyla tacizcileri, tecavüzcüleri cesaretlendiriyor.

Sorumlular hedef şaşırtmaya çalışırken biz asıl sorumluların kimler olduğunu biliyoruz. Çocuk istismarlarının önüne geçmek için asıl sorumluların cezalandırılmasını, bu duruma göz yuman, tecavüzleri örtbas etmeye çalışıp, aklayan Bakanların istifasını istiyoruz! Bozuk kapitalist düzende sağlam tek bir çark bırakmamaya niyetli olanlara karşı onurlu bir yaşamın temellerini atmak bizim elimizde.

CEVAP VER