25 Ekim gecesi Aydın Işıklı KYK yurdundaki asansörün düşmesi sonucu öğrenci Zeren Ertaş’ın katledilmesi, ülkenin dört bir yanındaki KYK yurtlarında öğrencilerin kitlesel protestolarını ateşledi. Öğrencilerin artık canına tak etmişti: KYK yurtlarındaki yaşam kalitesinin ne kadar kötü olduğunu bilmeyen yoktu ve artık öğrencilerin küçücük odalarda dip dibe yaşamaya, kalitesiz yemeklerden zehirlenmeye, çalışma masalarında odanın tavanının düşmesi korkusundan oturamamaya veya – kim bilir – denetimleri ne kadar uzun süredir yapılmamış asansörlerde katledilmeye tahammülleri kalmamıştı. Öğrencilerin bu isyanlarına, hayatta kalmaya çalıştıkları bu yurtlarda şartların iyileştirilmesi taleplerine dört bir cenahtan gelen yanıt hep aynıydı: “Biz de şartların iyileştirilmesini çok isteriz ancak devletin KYK yurtlarına ayıracak kaynağı yok.” Gelin bu iddiayı bir de biz inceleyelim.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın (GSB) yayımladığı 2022 faaliyet raporuna göre bu bakanlığın toplam bütçesi 2022 yılı için 48.709.102.320 TL olarak belirlenmiştir ve bu bütçenin 22.156.083.250 TL’si (yani bütçenin %45’lik bir miktarı) yurtlarda öğrencilerin barınma ve beslenme ihtiyaçlarına ayrılmıştır. 22 milyar lirayı aşan bu ödenek aklımızı çeliyor olabilir; sonuçta Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bütçesinin neredeyse yarısından söz ediyoruz; nasıl oluyor da bu kadar ödeneğe yurtların şartları bu denli kötü olabiliyor? Bu sorunun cevabı aslında oldukça basittir ve yine aynı faaliyet raporunun verileriyle kolaylıkla cevaplanabilir: Rapora göre 2022 yılı içerisinde KYK yurtlarında kayıtlı 730.536 öğrenci bulunmaktadır. Bu da demektir ki, 2022 yılı için bu yurtlarda kalan her bir öğrencinin yıllık barınma ve beslenme ihtiyaçlarının karşılanması için tahsis edilen ödenek öğrenci başına yıllık 30.328 liraya, yani aylık 2527 liraya tekabül etmektedir. Hükümet, 2022 yılında, KYK yurtlarında kalan her bir öğrenci için kişi başına aylık 2527 lira ayırmıştır. Bu meblağın güvenli, sağlık, nitelikli barınma ve beslenme ihtiyacını karşılaması beklenemez.
GSB’nin bütçesinin neredeyse yarısının yurtlarda barınma ve beslenme ihtiyaçlarına tahsis edilmiş olmasına rağmen yine de öğrenci başına düşen gerçek ödeneğin bu kadar düşük oluşu ilk bakışta “kaynak yok” diyenleri haklı çıkarıyor gibi görünmektedir. Doğrudur, gerçekten de GSB’nin yeterli kaynağı olmayabilir, peki ya devletin GSB’ye aktaracak kaynağı da mı yoktur?
İlk olarak diğer bakanlıkların bütçelerini inceleyelim: 2022 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bütçenin 16.098.580.000 TL olması – ve bu miktarın yaklaşık %72’sinin personel giderlerine ayrılması – şaşırtıcı gelmeyecektir. Bu, kabaca şu demektir: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yalnızca personel giderlerine ayrılan bütçesiyle bile KYK yurtlarında barınan öğrencilerin yaşam kaliteleri %50 oranıyla arttırılabilir. Her ne hikmetse konu öğrenciler olunca bulunamayan kaynaklar, söz konusu Diyanet İşleri personelleri olunca bulunabilmektedir. Bu durum, 2023 yılında da devam etmiştir: 2023 GSB bütçesi 2022 yılına kıyasla (gerçek enflasyon oranının çok altında kalan bir oranla) yaklaşık %36’lık bir artış gösterirken, aynı dönemde Diyanet İşleri’nin bütçesi %126’lık bir artış göstermiştir. Öğrenciler ve gençler için kullanılmayan kaynaklar, Diyanet İşleri Başkanlığı için pekala yaratılabilmiştir.
Bakanlık bütçeleri kapsamında Milli Savunma Bakanlığı (MSB) bize daha vahim bir tablo sunmaktadır: MSB’nin 2022 yılı faaliyet raporuna göre yıl sonu toplam 147.820.637.791 TL’lik ödeneğin neredeyse tamamı “Askeri Savunma Hizmetleri” faaliyetlerine tahsis edilmektedir.. Bu da bu ödeneğin esasen sınır ötesi operasyonlar ve uçak, gemi, İHA, zırhlı araç gibi çeşitli askeri teçhizatın imalat, teminat ve AR-GE projelerine tahsis edildiği anlamına gelmektedir. Devlet yurtlarında her gün asansörlerin arızalandığı, kaydığı ve düştüğü bir ülkede, bu yurtlarda yaşayan öğrencilerin barınma ve beslenme ihtiyaçlarına ayrılan bütçenin 7 katının sınır ötesi operasyonların devam ettirilmesi ve bu operasyonlar için gerekli teçhizatın teminatına ayrılmasının mantığı, ancak hükümetin öncelikler sıralamasında bulunabilir. Hükümet öğrencilere insanca bir yaşam sağlamaktan önce, askerî-sınai komplekse kaynaklar akıtmayı uygun görmektedir.
Mesele bakanlık bütçeleriyle de bitmiyor. Bakanlık bütçeleri bize hükümetin elinde bulunan kaynaklarla ilgili ipuçları veriyor. Oysa bakanlık bütçeleri, hükümetin elinde bulunabilecek potansiyel kaynaklardan asla bahsetmemektedir. Örneğin; bakanlık bütçeleri bize, Oxfam verilerine göre en zengin %1’lik kesimin en yoksul %90’lık kesimin servetinin 1,4 katına sahip olduğu Türkiye’de, en zengin kesimler üzerinde uygulanacak doğru bir servet vergisi politikasının devlete sağlayacağı kaynaktan bahsetmemektedir. Aynı şekilde bakanlık bütçeleri bize, yalnızca 2006-2009 yılları arasında 300 milyon dolarlık vergi borçları silinen Cengiz Holding’in ve AKP iktidarı süresince tıpkı Cengiz Holding gibi sayısız şirketin birçok sefer silinmiş – toplamları muhtemelen yüzlerce milyar TL’yi aşan – vergi borçlarından elde edilebilecek vergi gelirlerinden de bahsetmemektedir. Devletin bu potansiyel (ve vergi borçları örneğinden de gördüğümüz gibi bizzat feragat ettiği) kaynaklardan asla bahsetmeyenler, konu KYK yurtlarına gelince bir anda devletin bütçesinin derdine düşmektedirler.
Şunu görmüş olduk: Biz “yurtlarda insanca yaşamak istiyoruz, ölmek istemiyoruz” dediğimizde bizlere “kaynak yok” diyenler aslında şunu söylüyorlar: “Kaynak var ama size yok!”. “Diyanet İşleri’ne, operasyonlara, İHA’lara, ülkenin en zenginlerine, milyar dolarlık şirketlere kaynak var ama yurtta kalan yoksul öğrencilere kaynak yok!” demek istiyorlar. Bizler, bu ikiyüzlü öğrenci düşmanlığına karşı sokaklarda, yurtlarda, kampüslerde haykırmaya devam edeceğiz: “Kaynak var!”. Evet, insanca yaşamamız için, ihmal sonucu yurtlarda katledilmememiz için kaynak var.
Madem bu kaynakların var olmadığını iddia ediyorsunuz, bırakın bu iddianızı bir de biz inceleyelim. Yurt Dayanışma Komiteleri’nin alt birimleri olarak oluşturulacak olan ve öğrencilerden oluşan bütçe denetleme ve belirleme komisyonları kurulsun, bakanlık bütçe belirleme toplantılarında bu komisyonlar söz sahibi olsun.
Bırakın bizlerin ihtiyaçlarına tahsis edilen bütçeleri biz belirleyelim zira öğrencilere ayrılan bu bütçenin nasıl ve nerelerde kullanılacağını en iyi biz öğrenciler biliriz.