ABD ve Güney Afrika: Eğitimde sorunlar ve mücadele

İlköğretimden üni­versiteye kadar eğitim ha­yatınızda sorunsuz, okula gitmekten zevk aldığınız bir yıl yaşamadınız mı? Karşını­za çıkan sorunlar her geçen gün daha yakıcı hale mi ge­liyor? Eğer bu sorulara ‘evet’ diyorsanız dünyadaki öğren­cilerin büyük çoğunluğuyla aynı kaderi paylaşıyorsunuz. Ne kadar çalışkan bir öğren­ci olursanız olun, ne kadar iyi okullara giderseniz gidin yeterince paranız yoksa bir şeyler mutlaka ters gidecek­tir. Hele ki kapitalizmin 8 se­nedir ekonomik kriz içinde olduğu bugünlerde üniversi­teye cepleri dolu gitmekten başka şansı olan var mı? Ya üniversiteye ya da üniver­siteye hazırlık kurslarına -sadece sınavlara girebilmek için verilen paraları saymı­yorum bile- harcanan onca paranın ardından ise genel­de bizleri bekleyen şey işsiz­lik ya da düşük ücretli uzun çalışma saatleri olan bir iştir.

Üstelik bu durum ül­kemize özgü de değil; zira burjuvazinin krizden çıkış için önerdiği yol her şeyin özelleştirilmesi ve kâr odak­lı şirketlere dönüştürülme­si, buna eğitim kurumları da dâhil. Tabi ki kâr amacı gütmeyen devlet üniversite­leri de dünyada ve ülkemiz­de mevcut. Hükümetlerin bu yarı kalifiye işçi yaratma merkezi olarak gördükleri kurumlar için genelde iki planı olur: ya bir şekilde özel­leştirmek -eğer bu mümkün değilse en azından mütevel­li heyetlerine/senatolarına patronları sokmak- ya da toplanabildiği kadar yüksek miktarda harç toplayıp bu paranın hesabını üniversite öğrencilerinden sır gibi sak­lamak. Sonuçta eğitim bir amaç değil araca dönüşür: Ya patronlara doğrudan para kazandıran bir işletme ya da patronların sahip olduğu kârlı işletmelerde çalışacak nitelikli işçilerin üretildiği bir kurumdur veyahut iki­si birden. Tabi ki birbirine karşıt iki toplumsal sınıfın biri için iyi olan diğeri için kötüdür. Örneğin işçiler maaşlarını arttırabilirlerse patronların eline geçen para azalmış olur. Haliyle üniver­site kâr odaklı bir işletmeye dönüştürülürse, işçiler ile patronlar arasında yaşanan hikâye öğrenciler (ki öğren­ciliğe pek çok sınıf dâhildir: çalışarak okuyan, okulu bi­tene kadar ailesinden des­tek alabilen fakat ardından derhal işe girmesi gereken, kısacası ailesi fabrikalar, ko­nutlar, işletmeler vb. sahibi olmayan pek çok öğrenci, işçi sınıfının bir parçasıdır ya da en azından bu yolda iler­lemektedir, öte yandan aile­sinin yeterli mülkiyeti olan öğrencilerin genelde tuzu kurudur. Biz burada ezi­ci çoğunluğu oluşturan ilk kesimin sorunlarından bah­sediyoruz) ile patronlar ara­sında yaşanıyor. Üstelik tüm dünyada! ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ya­şanan son öğrenci seferber­likleri bunun en açık örneği.

Güney Afrika Cumhuriyeti’nde harçlara %10,5 zam

Güney Afrika Cumhuriyeti’nde üniversite yönetimlerinin öğreniciler­le görüşmeyi bile gereksiz görerek 2015-2016 eğitim dönemi için harçlara ya­pacağını duyurduğu zam oranı %10,5. Johannesburg kentindeki Witwatersrand Üniversitesi’nde öğrencile­rin harçlara yapılacak zamma karşı tepkisi üniversitenin kapılarına kitlesel bir şekil­de oturarak dersleri boykot etmek oldu. Üniversite’nin Öğrenci Temsilciliği Mec­lisi tarafından düzenlenen eylemde zam kararının iptal edilmesini talep eden öğren­ciler “Bizi öldürün ancak buradan gönderemezsiniz” şeklinde slogan attı. Öğrenci Temsilciliği Meclisi tarafın­dan yayımlanan harç artışını “fakir öğrencilere dayatılan kasıtlı ve dışlayıcı bir karar” olarak nitelendiren bildiride ‘’Witwatersrand Üniversi­tesi işletme değildir ve bel­li bir azınlığın çıkarlarına göre yönetilemez. Yöneti­min finansal sorumluluk ve şeffaflıktan uzak tavrından bıktık’’ ifadelerine yer ve­rildi. Johannesburg’da baş­layan öğrenci seferberlikleri ülke geneline yayıldı. Wits, Cape Town, Fort Hare, Rhodes, Stellenbosch gibi 14 üniversitede öğrenci ve üniversite işçilerinin grev, işgal, boykot ve direnişleri nedeniyle derslere ara veril­di. Meclise yürümek isteyen öğrencilerle polis arasında ise çatışmalar yaşandı. İşçi sınıfının ve siyahların büyük bölümüne hâlihazırda ka­palı olan üniversite kapıları siyah vatandaşların ekono­mik gücünün çok üstünde belirlenen bu harçla daha da sıkılaştırılmak isteniyor. Öğrenci seferberlikleri daha şimdiden bazı bölgeler­de işçi hareketi ile birleşti.

ABD’de öğrenciler üniversite harçlarına isyan etti

ABD eğitim sistemi üni­versite eğitiminde öğrencile­ri borç bataklığına sürükle­mesiyle son zamanlarda çok ünlendi. Ülke genelindeki toplam eğitim kredisi bor­cunun 1 trilyon 200 mil­yar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. Ülkede üniversi­telerin kapısı, harçları öde­yemeyecek durumda olan bazı öğrencilere hayatlarını şirketlere veya bankalara sat­maları karşılığında açılmış durumda. Anlaşma basit; öğrenim hayatın boyunca herhangi bir kâr odaklı ku­ruma borçlan o da hayatının geri kalanında ‘parasını’ fai­ziyle almak için yakana ya­pışsın. Devlet üniversitele­rindeki fahiş zam miktarları da hesaba katıldığında çoğu öğrencinin okumak için tek seçeneği borçlanmak. İşte bundan dolayı geçtiğimiz ay başta New York Şehir Üniversite’si olmak üzere 100’den fazla üniversitede öğrenci protestoları yaşandı. “Milyon Öğrenci Yürüyüşü” adı verilen eylemlere katılan öğrencilerin üç talepleri var: Devlet üniversitelerindeki harçların kaldırılması, eği­tim kredisi borçlarının iptal edilmesi ve kampüslerde ça­lışanların saat ücretinin en az 15 dolara yükseltilmesi.

CEVAP VER