Makedonya maçı sonrası uçakta Arda Turan’ın, kendisini eleştiren yazılar kaleme alan gazeteci Bilal Meşe’ye ağza alınmayacak küfürler ederek, boğazını sıkması ülkenin gündemine oturdu. Bu, dünya devi Barcelona’da top koşturan “milli gururumuzun” ilk vukuatı değil, sonuncusu da olmayacağından emin olabiliriz. Her fırsatta ay yıldıza olan sevgisini dile getiren futbolcunun, 2016 Avrupa Şampiyonası’nda dizginlenemeyen egosu yüzünden milli takımı karıştırması hâlâ akıllarda. Televizyona çıkıp ne kadar namuslu ve şerefli olduğundan bahsederken yüzü bile kızarmayan bu adam, milli takım kariyerini sonlandırdığını açıklıyor. Yaptıklarından pişman değilmiş, bir daha olsa yine yaparmış, yapacakmış da! Bir de herkes onu “adam” olarak hatırlayacakmış! Ülkenin yarısını oluşturan kadınlar, aşağı yaratıklar çünkü…

Arda’nın nevrozu ona özgü bir şey değil. Ben yanlış yapmam, adam gibi adamım, beni kimse eleştiremez, eleştirirse kafa göz dalarım, kimseye hesap vermem tarzında delikanlılık üzerinden yürüyen bu mafyatik jargon bütün futbol dünyasına sirayet etmiş durumda. Fotoğraf çekti diye beş kişi gazeteciyi tekme tokat döven ve göstermelik cezalarla iş içinden sıyrılan Volkan Babacan başta olmak üzere Başakşehirli futbolcuları hatırlamakta fayda var. Tribünlere ana avrat küfreden Volkan Demirel’i, sabıkalı ırkçı Emre Belözoğlu’nu da unutmamak lazım.

Ne zamandan beri insanlar hesaplarını kendileri kesiyorlar? Mahkemeler ne için? Neye güveniyorsunuz da milyonların gözü önünde bir insanı dövmeye kalkıyorsunuz? Çektiğiniz referandumda “evet” videoları mı size bu hakkı veriyor?

Bu zihniyet, siyasetteki Reis’ten, soyunma odasındaki İmparator’a, trafikte yol vermedi diye levye ile bir insana dalan mahlûkattan, her türlü demokratik eyleme hınçla saldıran polise kadar toplumun her düzeyinde karşımıza çıkıyor.  Bu kişiler, bu mafyatik, erkek egemen kültürün hem birer sonucu hem de nedeniler; çünkü bu kültürü her gün yeniden üretiyorlar.

Hayır, Arda’lar, Emre’ler, Volkan’lar, Fatih Terim’ler, Yıldırım Demirören’ler, Aziz Yıldırım’lar ve Rıdvan Dilmen’ler… Kimseden üstün değilsiniz, bizler gibi ölümlü varlıklarsınız. Şiddet ve nefret dolu erkek egemen söylem ve davranışlarınızla ülke futbolunu kirletmekten başka bir işleviniz yok!

Oysa bu ülkede biz milyonlarca futbolsever, spor izlerken gerilmek, sinirlenmek ve birbirimize düşman olmak istemiyoruz. Biz, seyri güzel, centilmenlik dolu bir oyun istiyoruz. Tarafların birbirini tebrik ettiği, sahaya meşalelerin atılmadığı, oyuncuların holiganlara yaranmak için sahada birbirine efelenmediği, sadece futbolun konuşulduğu bir oyun. Çok mu klişe? Olsun varsın. Onların “delikanlılık”, “adamlık” klişelerinden bin kat iyidir.

Ne kadar iyi futbolcu, yönetici, yorumcu, antrenör olursanız olun, bu kirli futbol düzeninden usanan sessiz kalabalık sizi sevmiyor, istemiyor. Siyaset-yönetici-antrenör-futbolcu-medyadan oluşan futboldaki kirli düzene hayır! Arda’nın milli takımdan uzaklaşması yetmez. HEPSİ GİTSİN, FUTBOL TEMİZLENSİN!

Önceki İçerikFransa başkanlık seçimlerinin ardından: Sonuçlar ve olasılıklar
Sonraki İçerikMektup: Zırhlı Tren okurları buluştu!