Eğitimde çöküşün yeni ayağı: Proje İmam Hatip Liseleri

İktidara geldiği günden geçtiğimiz birkaç yıla kadar AKP’nin iktidarda güçlü bir biçimde kalmasını sağlayan birkaç etken vardı. Her şeyden önce AKP Türkiye’de burjuvazinin önderlik krizini büyük oranda çözmüş ve işçi sınıfına ve çalışan insanların haklarına dönük planlı ve güçlü bir saldırı başlatmıştı. AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan sermayedarlar sınıfının kâr oranlarını yükseltmeleri için işçi haklarını süpürmüşler, kamu kurumlarında yani çalışan insanların vergileri ile işleyen kurumlarda özelleştirmelere gitmişler böylece ekonominin patronların girip kâr etmesine kısmen kapalı olan bölümüne, patronların edecekleri kâr uğruna kamuya zarar pahasına, özel sektörün erişimini sağlamışlar, bu sayede burjuvazinin pekçok koşulda neredeyse topyekûn desteğini kazanmışlardı. Kısmen Türkiye’de AKP dışında, özellikle işçi  sınıfı içerisinde, güçlü bir yapının ve örgütlülüğün bulunmaması kımsen de her kesimden burjuvazinin, yani irili ufaklı birçok patronun ve patron örgütünün, verdikleri destek sayesinde yaşadıkaları krizlere rağmen iktidardan düşmeyen AKP ve bugünün Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısmen Türkiye’nin özgül ekonomik koşullarından kısmen de atlatılan badirelerden ötürü sermayedarların ve örgütlerinin denetiminden epeyce bağımsızlaşmış durumda.

Proje İmam Hatip Liseleri şeriat alameti mi?

Patronların desteğini kazanmak için özelleştirmelere gitmek ülke içinde zaten sorunlu işleyişe sahip birçok sektörü kolay kolay toparlanamaz biçimde yıkıma uğratmaktayıdı. Bugün gelinen noktada bu yıkımdan dolayı kendinden en çok söz ettiren sektör eğitim. Özelleştirmeler ile salt kâr amacı güden işletmelere açılan eğitim sektörü, bir yandan da darbe girişiminin ardından fetullahçı (eskinin Fetullah Hoca Cemaati, bugünün FETÖ’sü) okulların kapatılması, yine kısmen ekonomik sebeplerle kısmen de dershane sektörünün çoğunlukla fetullahçıların elinde olması nedeniyle dershanelerin temel lise adı altında ucube yapılara dönüştürülmesi ile içinden çıkılamaz bir biçimde alt üst oldu. Bu alt üst oluş devlet kademesine, AKP’deki çözülmeler ile daha da yakıcı bir ihtiyaç haline gelen, eğitimli bürokrat ve diplomat eksiği sorunu şeklinde yansımakta. Erdoğan’ın son dönemde gerçekleştirdiği bütün eğitim açılımları bir yandan bu hayati eksikliğin giderilme ihtiyacı bir yandan da Türkiye burjuvazisinin işçiyi ne kadar çok sömürürse sömürsün bir yarı sömürge ülkede olmasından kaynaklanan kâr oranlarındaki düşüşün ekonomide yeni yatırım alanları açma gereksinimi bağlamında değerlendirilmeli. Kısacası AKP, şerî hukukun geçerli olduğu yarı feodal bir toplum kurmak hevesiyle değil hem politik varlığını sürdüreceği  kadrolar yetiştirmek hem de burjuvazi için yeni kâr kapılarını halkın zararı pahasına aralamak için bu değişikliklere gitmekte.

Proje İmam Hatip Lisesi nedir?

Meşruluğunu, eski yol arkadaşlarının bir kısmını ve bir kısım patronun güvenini kısmen kaybeden bir iktidar partisi olarak AKP genç nesilden hem partisine bağlı militanlar hem de iyi bürokrat ve diplomatlar devşirme zorunluluğunu en ağır şekilde hisstemekte. Proje imam hatip liseleri ise bu ihtiyacın vücut bulmuş halleri. Hali hazırda fen liseleri ve sosyal bilimler liselerinde işlenmekte olan müfredatın, öğrencilerin tercihlerine göre, sınıflar büyüdükçe artan oranda işleneceği (10. sınıfta 2 saat, 11. sınıfta 19 saat, 12. sınıfta ise 20 saat) bu liseler aynı zamanda son ünivesite giriş sınavlarında imam hatip liselerinin sonuncu olmalarından da kaynaklı olarak açılmakta. Şu an 50 civarı proje imam hatip lisesinin açıldığı söylenmekte.

Eğitim Proje İmam Hatip ile mi kurtulacak?

AKP’nin eğitim sisteminde yaptığı değişiklikler eğitimde niteliksel bir yükseliş kaygısı taşımamakta. Bu değişiklikler politik ve ekonomik nedenlerle yapılmakta. Proje imam hatip liseleri iktidarın muhafazakârlıkla süslü burjuva ideolojisini yeni nesillere aşılama görevini üstlenmiş durumda. Her fırsatta okulda siyaset olmaz diyenler, birçok siyasî amaçlarını eğitim eliyle gerçikleştirmek peşindeler. Bizim bu ve benzeri uygulamalara karşı olabildiğince politik bir tavır takınıp cevap vermemiz gerekmekte. Çalışan insanların yol, su, elektrik olarak kendilerine dönmesi gereken vergiler, proje imam hatipler gibi ideolojik amaçlarda harcanmakta. Her şeyden önce proje imam hatip lisesi projesinin derhal durdurulması ve bütün imam hatiplerin standart eğitim veren zorunlu din dersinin olmadığı liselere dönüşmesini istiyoruz. Soruyoruz: proje imam hatiplerin malî kaynağı nereden geliyor?

Hali hazırda açık bulunan imam hatiplerin kapatılması yalnızca öğrencileri değil atanamayan öğretmenleri de ilgilendiriyor zira anadolu liseleri ya da düz liseler daha fazla çeşit öğretmen barındırıyorlar.

Eğitimde bir değişim gerekiyorsa bu geçtiğimiz haftalarda İstanbul çapında sayıları devlet liselerini geçen ve fahiş fiyatlar talep eden özel liselerin ve ilköğretim okullarının devlet bünyesine alınıp eğitim sektöründen, yani gençlerin ve çocukların üzerinden kâr elde etmeye çalışan patronların kovulmasıdır. Bunun için kaynak olmadığını öne sürenler ideolojik propaganda yapmaktan başka görevi olmayan ve devasa bütçeler harcayan Diyanet İşleri’ni kapatabilirler.

Önceki İçerikEğitim ve gençlik hareketi
Sonraki İçerikİlk grevden Ekim’e: Sınıfsız olanın militan gündemi