Bütün emekçileri ve gençleri yakından ilgilendiren asgari ücret her sene olduğu gibi antidemokratik yöntemlerle, patronların ihtiyaçları gözetilerek rejim tarafından belirlendi. Biz bu masaların en başından yanlış kurulduğunu biliyoruz ve itiraz ediyoruz. Sendikaların gerçek anlamıyla söz hakkının olmadığı, emekçi halkın sesinin kısıldığı bu süreçler, emekçilerin ve örgütlerinin söz haklarının olduğu, her toplumsal kesimin ihtiyaçlarını ifade edip taleplerini sunabileceği bir formda olmalı.

Yüzde 30’luk sefalet zammıyla aylık 22 bin 104 TL ile bir emekçinin, 3 bin TL ile de öğrencilerin geçinmesini bekleyen rejime karşı birleşik mücadeleyi yükseltmek önümüzdeki tek çıkış yolu. Sendikaların açıkladığı raporlara göre yoksulluk sınırı 72 bin TL’yi aşarken emekçilerin kölece çalıştırıldığı işlerin ücreti 22 bin 104 TL; öğrencilerin ise kaderi günlük 100 TL ile geçinmeye çalışmaya veyahut ucuz işgücü olmaya terk edilmiş durumda.

KYK bursuna yapılan yüzde 50’lik zam fazla görünse de bizi yanıltmasın. Türk-İş’in yayımladığı hesaplara göre bir üniversite öğrencisinin aylık gıda harcaması 5900 TL. Bu demek oluyor ki rejim öğrencilere burs olarak ancak onların gıda ihtiyaçlarının yarısını karşılayacak kadar kaynak ayırıyor! Yurt ve ev kiralarına, ulaşım ve iletişim masraflarına değinmedik bile. Uzun lafın kısası, kendimizi geliştirme hayalleriyle geldiğimiz, sosyalleşme fırsatları kovalamayı düşlediğimiz üniversite hayatı öğrencilere nasıl geçinecekleri konusunda dört dönecekleri bir yaşantıdan başkasını sunmuyor.

Tıpkı asgari ücretin belirlenmesinde emekçilerin daha fazla söz hakkı sahibi olması gerektiği gibi, öğrencilerin de temel gelirleri olan KYK burslarının belirlenmesinde de öğrenciler olarak söz hakkına sahip olmalıyız. Lakin bu hak ancak ortak taleplerimiz etrafında seferberliği yükselterek, okullarımızda ve yurtlarımızda mücadele araçlarımız olacak Öğrenci Temsilci Kurullarını (ÖTK) ve Yurt Komitelerini inşa ederek elde edilebilir. ÖTK’lar ve Yurt Komiteleri; taleplerimizi ulusal düzeyde seslendirebileceğimiz, bize ayrılan bütçeleri denetleyeceğimiz ve haklarımızı ilerleteceğimiz organlarımız olacaktır.

Gerçek enflasyonun oldukça altında oranlarla yapılan zamlar her geçen sene bütün emekçi halkı yoksullaştırıyor. İhtiyaçlarımızın fiyatları artarken aldığımız burslar hiçbir ihtiyacımıza yetmiyor. KYK burslarına da tıpkı asgari ücrette talep ettiğimiz gibi, 3 ayda bir gerçek enflasyon oranında zam talep ediyoruz.

Hem 3 ayda bir enflasyon oranında zam talebimizin hem de ÖTK ve Yurt Komitelerine dair taleplerimizin gerçekleşmesi için, yasaklara rağmen grevlerini kararlılıkla sürdüren metal işçilerinden ilham almalı, önümüze koyulan engelleri örgütlü bir şekilde aşarak mücadeleye atılmalıyız. 2024, Tek Adam rejiminin emekçilere, kadınlara, gençlere ve bütün ezilen kesimlere karşı yönelttiği saldırılar ve hepimizin bu saldırılara karşı mücadeleleri ile geçti. 2025’in eğer gidişata müdahil olmazsak farklı bir yıl olacağını bir an bile düşünmeden şunu iddia ediyoruz: 2025’i emekçilerin, kadınların, lgbti+ların ve gençliğin yılı yapabiliriz!

Önceki İçerikOkur Mektubu: Marksizme Giriş Atölyesi Bana Ne Kattı?