İstanbul Üniversitesi öğrencileri ara yıl tatilinin ardından döneme yemekhane zamları ile başladı. Rektörlük tarafından bu sefer duyurulmaya bile tenezzül edilmeyen zamla birlikte yemek ücreti 25 TL’den 35 TL’ye çıkarak yüzde 40 zamlandı. 1 yıl içerisinde toplam zam ise böylece yüzde 133 oldu. KYK bursuna gelen yüzde 50’lik zammı göz önünde bulundurduğumuzda yemek ücretleri ile aldığımız bursun arasındaki açının gün geçtikçe daha da arttığını görüyoruz.

Yapılan zammın geri alınması talebiyle İstanbul Üniversitesi’nden 36 öğrenci kulübünün ortak çağrısıyla Esnaf Yemekhanesi önünden başlayan ve Ana Kapı önünde sonlanan bir yürüyüş gerçekleştirildi. Ardından basın açıklaması okundu ve öğrenciler kendi aralarında bir forum gerçekleştirdi. Basın açıklamasının tamamını okurlarımızla paylaşıyoruz:

İstanbul Üniversitesi yemekhane ücretlerine yapılan zamlar, öğrencilerin ekonomik

yükünü her geçen gün daha da artırmaktadır. Son olarak 2024 yılında gerçekleşen zamla

birlikte, üniversite yemekhaneleri, öğrenciler için erişilemez hale gelmiştir. (Kamusal

bir eğitim kurumunda öğrencilerin en temel hakkı olan beslenme, sistematik şekilde

gasp edilmekte ve öğrenciler ekonomik zorluklarla baş başa bırakılmaktadır.) 2024

yılının Eylül ayında, yeni eğitim döneminin başlangıcıyla birlikte İstanbul Üniversitesi

Beyazıt Kampüsü’ndeki yemekhane ücretlerine önemli bir zam yapılmış, yemek ücreti

15 TL’den 25 TL’ye çıkarılmıştır.

İstanbul Üniversitesi öğrencileri olarak, 2025 yılına girerken ise bir öğün yemek fiyatının

25 TL’den 35 TL’ye çıkarıldığını öğrenerek başladık.

Öğrencilere herhangi bir bildirimde bulunulmadan, sadece yemek alırken fark

edebileceğimiz şekilde alınan bu karar, üniversite yönetiminin öğrencileri birer tüketici

olarak gördüğünün ve onların ihtiyaçlarını hiçe sayarak kendi çıkarlarını öncelediğinin

açık bir göstergesidir. İçinde bulunduğumuz ekonomik krizin yarattığı yıkıcı koşullar

altında, biz öğrenciler temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılamakta zorlanırken, bu %40’lık

zammın dayatılması, öğrencilerin mevcut durumunun göz ardı edilmesi demektir. Bu

keyfi ve adaletsiz zammın derhal geri çekilmesi gerektiğini ısrarla ifade ediyoruz!

Biz benzer bir yaklaşımı, 2019’daki yemekhane zammı sürecinden de biliyoruz. O

dönemde maddi sorunların kendisini intihara sürüklediği sıra arkadaşımız Sibel,

yaşamına son vermeden önce yaptığı bir paylaşımda “Yemekhane kartımda para

kalmamış, sadece bir liram var” demişti. Bugün de birçok sıra arkadaşımız, yemek

kartında para olmadığı için beslenemiyor. Sibel’i unutmayacağımızı buradan tekrar

hatırlatmak istiyoruz!

Son zamla birlikte bir öğün yemeğin fiyatı, sene başından bu yana %133 oranında fahiş

bir artış göstermiştir. Yalnızca yemekhanede günlük 3 öğün yemek yiyen bir öğrencinin

ay sonunda cebinden çıkacak para 2400 TL’ye ulaşırken, KYK bursu yalnızca 3000

TL’dir. Bu durum, öğrencilerin hayatta kalabilmek için temel ihtiyaçlarını karşılamakta

dahi güçlük çekmelerine, borçlanmaya zorlanmalarına yol açmaktadır.

Bu zorlu ekonomik koşullarda, üniversitelerin asli görevi olan eğitim hakkını savunmak

yerine, öğrencilerin sırtına bu krizin yükünü yüklemek, devletin ve üniversite yönetiminin

öğrencileri birer ekonomik yük olarak görmesinin bir başka göstergesidir. Bu yaklaşım,

eğitimi ve öğrencileri tamamen piyasa bakışıyla gören bir anlayışın ürünüdür.İçinden geçtiğimiz ekonomik kriz koşullarında, üniversiteliler bir öğün yemek yemek

için, bir kahve içebilmek için bile kırk kere düşünmek zorunda kalıyor. Her kademede

giderek niteliksizleşen eğitimin yanında beslenme, barınma ve ulaşım gibi giderler

karşılanamaz duruma geliyor, öğrencilerin eğitim hakkı adeta gasbediliyor. 3000 liralık

KYK bursu üniversitelilerin en temel giderlerini dahi karşılamaya yetmiyor. Birçoğumuz

okumak için çalışmak durumunda kalırken, iş-okul-yurt üçgeninde üniversitelilerin

sosyalleşmesi imkansız hale geliyor. Yemekhane, ulaşım ve barınma zamları aynı

zamanda devlet üniversitelerini tıpkı özel üniversiteler gibi parası olanın okuyabileceği

bir ortam hazırlıyor. Devlet üniversitelerinde okumanın maliyetinin artırılması aynı

zamanda eğitimin piyasalaştırılmasının bir parçası olduğu açık. Bizler üniversitelerin bu

ülkenin her genci için bilimsel, demokratik bir eğitim alacağı kurumlar olması gerektiğini

düşünüyoruz. Bu ancak eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması ve her öğrencinin eğitim

koşullarının devlet tarafından sağlanmasıyla mümkündür.

Yeni dönemle beraber Hemen hemen her üniversitede 35 lira bandına sabitlenen

fiyatlar zam miktarlarının ortak bir elden çıktığını gösteriyor. Ve bu aynı zamanda

üniversite yönetimleri açısından zammın geri çektirilemeyeceği yanılsamasını

yaratmanın bir seçeneği oluyor. Üniversite yönetimleri her yerde bu zamların yapıldığını

söyleyerek öğrencilere ellerinden bir şey gelmeyeceğini ifade ediyor. Bu sayede

sorumluluğunu üstünden atmaya çalışıyor. İstanbuldaki diğer üniversitelerle eş zamanlı

gerçekleşen bu zamların bugün geri çektirilmesi yarın gelecek yeni zamların ve

özelleştirme süreçlerinin engellenmesi bakımından önem kazanıyor.

Öğrencilerin içinden geçtiği bu yoksulluğun karşısında ise üniversite yönetimi çözümü

Kısmi zamanlı öğrenci programını genişletmekte, öğrencileri ucuz iş gücü olarak

kullanmakta, İŞKUR’la ortaklık yapmakta buluyor. Bu koşullar altında yeni bir zam

haberinin de üniversitemiz tarafından açıklandığını öğrendik. Binlerce öğrencisiyle

Türkiyede en çok ödenek alan 2. üniversite olan İstanbul Üniversitesinin bütçesi

öğrencilerin beslenme hakkı için kullanılmadığı ortada. Üniversitenin, bütçesini

öğrencilerin ihtiyaçları için kullanması, eğitim başta olmak üzere barınma ve beslenme

ihtiyaçlarının karşılanması için kullanılmasını talep ediyoruz.

Alınan kararın öğrencilere dahi duyurulma ihtiyacı hissedilmeden öğrencilerin doğrudan

yemekhane turnikelerinde öğrendiği bir tabloyla karşılaştık. Öğrencilerin parçası

olmadan işletilen bu antidemokratik karar süreci kabul edilemez.İstanbul Üniversitesi öğrencileri günümüz Türkiye şartlarında verilen 3000 TL’lik KYK

bursuyla bir öğün yemeğe 35 TL vermeye mahkum bırakılmamalı. Okuduğumuz devlet

üniversitesinde en düşük gelir durumlu öğrenci okulda yiyeceği bir yemek, alacağı bir

çay için iki kez düşünmemeli. Yemekhanede yediğimiz yemekler nitelikli denecek

düzeyde bile değilken önceki senelerdekinden de farklı olarak bir senede iki kez zam

getirilmesini kabul etmiyoruz.

Bugün okul kulüplerine hiçbir faaliyet alanı tanınmıyor, öğrencilerin her türden

etkinlikleri bürokratik engellere takılıyor. Etkin bir ÖTK talebimiz senelerdir karşılık

bulmuyor, seçimlerimiz yapılmıyor. Her seferinde tepeden indirilen antidemokratik

kararlar zorla uygulamaya konuluyor, bizlerin bunlara karşı almak istediğimiz önlemler

engelleniyor. Gerek önümüze polisler yığılıyor, gerek İletişim Fakültesinde olduğu gibi

kulüp faaliyetlerimiz sınırlandırılıyor.

Zamların geri çekilmesini, nitelikli beslenme hakkımızın eksiksiz sağlanmasını ve her iki

yemekhanede de vegan yemeğin ulaşılabilir olmasını talep ediyoruz!

Bunlar için birleşebileceğimiz en temel alan Öğrenci Temsil Kurulu iken senelerdir

üniversitemizde etkin bir şekilde yürütülen ÖTK’nin yeniden etkin hale getirilmesi ve

seçimlerinin yapılmasını istiyoruz.

Müfredatlarımız nitelikli ve akademik düzeyde değilken, diyanet işleri ve tarikatlar gibi

birimler üniversitelerde yer edinmeye çalışıyor. Öğrenciler olarak önümüze bir taş

takılmadan, tamamiyle bilimsel bir eğitim almak istiyoruz.

Bütün İstanbul Üniversitesi öğrencilerini de bizlerle birlikte nitelikli yemek, parasız,

bilimsel, demokratik, anadilde eğitim hakları için ses çıkarmaya davet ediyoruz!

Önceki İçerikBoğaziçi öğrencileri rektörlüğün yeni açtığı kafeye karşı öğrenci forumunda toplandı
Sonraki İçerikİŞKUR Gençlik Programı Gençlere Ne Vaat Ediyor?