Boğaziçi Üniversitesi’nde 10 Şubat tarihinde başlayan “Ethos” Kafe eylemlilikleri süreci üçüncü haftasını tamamlarken geçtiğimiz haftaya damgasını kayyum yönetimin baskılarının kulüplere yönelmesi vurdu.

Ortak imza ile yayınladıkları bir metinle 28 kulüp ve 6 topluluk “Ethos” Kafe’nin kapatılması, öğrencilerin yürüttüğü ortak bir alana dönüşmesi ve üniversite karar mekanizmaları üzerinde öğrenci denetimi gibi geçmiş forumlarda dile getirilen talepleri sahiplendiklerini belirtmişlerdi. 25 Şubat günü ise üniversite yönetimi bu 34 kulüp ve topluluğun etkinliklerinin 1 ay süreyle iptal edildiğini ve yönetim kurulu üyelerinin görevden alındığını duyurdu. Bu ani gelişmenin karşısında Boğaziçi Üniversitesi Sinema Kulübü’nün çağrısıyla geniş katılımlı bir acil forum örgütlendi, forumda ertesi gün için bir basın açıklaması ve daha kalabalık bir forumun örgütlenmesinin yanında çözüm önerileri de dile getirildi.

26 Şubat günü Kuzey Kampüs’te oldukça geniş katılımlı bir basın açıklamasının ardından toplamda yaklaşık 1000 öğrencinin dahil olduğu iki forum düzenlendi. Forumlarda pek çok önerinin sunulmasıyla birlikte kulüpler ve ÖTK üzerinden bir günlük bir akademik boykot örgütlenmesi, eşzamanlı olarak tüm kulüplerin yer alacağı ortak bir “kulüpler şenliğinin” gerçekleştirilmesi fikri ağır bastı.

Tüm bunlar yaşanırken yönetim saldırılarına devam ediyordu. Yine 26 Şubat günü yönetim, öğrencilerin haberi olmadan en az 10 ÖTK adayı hakkında soruşturma açarak adaylıklarını düşürdü. Bu saldırının seçim takviminde adaylıklara itiraz tarihinin geçmesinin ardından gerçekleştirilmesi saldırının mahiyetine dair ipuçları içeriyor.

28 Şubat günü tüm bu saldırı pratiklerine karşı akademisyenler ve öğrenciler Güney Kampüs’te ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdiler, ardından Etiler Kapı’ya yürüyerek mezunlar ile bir araya geldiler. Toplanma esnasında kulüp yasaklarından soruşturmalara, sözleşmeleri feshedilen akademisyenlerden Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda yapılacak lgbti+ düşmanı yeni düzenlemelerin kampüslerdeki etkilerine kadar pek çok sorun dile getirildi.

Zırhlı Tren Gazetesi çevresinde toplanan öğrenciler olarak, forumlarda dile getirilen bir günlük akademik boykot ve kulüpler şenliği önerisinin bu baskı düzleminde gerçekleştirebileceğimiz en etkili eylem biçimi olacağını düşünmek ile birlikte bir akademik boykotun ilan edilemeyeceğini, ancak inşa edilebileceğini tekrar vurgulamak istiyoruz. Bunun anlamı bir günlük bile olsa bu boykotun sadece bir “forum kararı” olarak duyurulmasıyla başarıya ulaşmasının mümkün olmadığı; ancak bilinçli bir şekilde, ulaşabildiğimiz her alanda bu olası boykotun gerçekten inşa edilmesi ve bu şekilde mümkün olan en geniş katılımın sağlanmasıyla mümkün olabileceği. Gerek kulüplerimizde, gerek alacağımız ve almakta olduğumuz bölüm toplantılarında boykot fikrinin öğrencilerle tartışılarak etraflıca oturtulması olası bir boykotun ayağı yere basan bir şekilde örülmesinde büyük önem taşıyor. Bu süreci merkezi bir koordinasyon ile örebileceğimiz aracın ise bir ÖTK-KAK (Kulüpler Arası Kurul) koordinasyonu olduğunu düşünüyoruz. 

Yazımızı tamamlarken, kurduğumuz şekliyle forumlarda destek bulan bu bir günlük akademik boykotu tam olarak neden önerdiğimizi ve olası riskleri tekrar hatırlamakta fayda var. Yönetimin saldırılarının bu kadar arttığı bir dönemde, saldırıların altından kalkmak ve bu saldırılara karşı halihazırda seferber olan kitlenin sürekliliğini ve hatta daha da genişlemesini sağlamak için gerçekten iyi örülmüş, bir günlük, sembolik bir akademik boykotun ve eşzamanlı olarak boykotçu öğrencilerin hep birlikte katılacağı bir kulüpler şenliğinin var olan en iyi eylem biçimi olacağını düşünüyoruz. Ancak akılda tutmakta fayda var ki bu boykotu ancak kuvvetli bir şekilde örebilirsek gerçekleştirebilir ve umduğumuz faydaları sağlayabiliriz. Geniş öğrenci kitlelerinin gerçekten arzu etmediği, kuvvetli bir biçimde öremediğimiz bir boykotu gerçekleştirmek eylemliliklerimizi ileri taşımayacağı gibi kitleleri demoralize ederek geri bile götürebilir. Önümüzde büyük ve zorlu bir görev var; şayet gerçeklik bu büyük görevin altından kalkamayacağımızı gösterirse, yarım yamalak bir akademik boykotu zorlamak şu ana kadarki bütün emeklerimizi suya düşürebilir.

Önceki İçerikİŞKUR Gençlik Programı Gençlere Ne Vaat Ediyor?
Sonraki İçerik8 Mart: Kadınların ve LGBTİ+ların Talepleri