Aşağıda, Zırhlı Tren gazetesinin oldukça yakıcı bir hal alan militarizm sorunu, emperyalizme bağımlılık gerçeği ve Türk-Kürt işçi gençliğinin dayanışma dinamikleri üzerine benimsediği tutumu, iki madde halinde okuyucularımıza özetlemeye çalıştık. Zırhlı Trenciler bulundukları bütün alanlarda, okullarda, atölyelerde, stajlarda ve mahallelerde bahsi geçen mevcut sorunlara dönük olarak aşağıdaki yol haritasının ve ilkelerin ışığında hareket eder.  


1.) Militarizme ve emperyalizme karşı işçi-emekçi gençlik organize olmalıdır

15 Temmuz darbe girişimi bir kere daha ordunun siyasetten bağımsız olmadığını, aksine siyasal ve toplumsal iradenin karşısında kendi barbar çıkarları doğrultusunda harekete geçebildiğini ispatladı. 7 Haziran seçimlerinin ardından Erdoğan’ın Kürt illerinde askeri operasyonlara yeşil ışık yakmasıyla birlikte ordu kışlalarından çıkmıştı. 15 Temmuz askeri darbe girişimi aynı zamanda bir kere kışlasından çıkan bir ordunun, oraya geri ne kadar zor girebileceğini de göstermiştir. 

TSK, daima NATO’nun ikinci büyük ordusu olmak ile övünmüştür. Ne var ki NATO ile var olan bu bağ, ordunun doğrudan doğruya emperyalist çıkarların aktarma kayışı rolünü üstlenmesi ile sonuçlanmıştır. Bu bağlamda TSK asla ve asla ülke işçilerinin ve emekçilerinin çıkarlarını savunan bir aygıt olmamıştır. Aksine kendisi, emperyalizmin ve egemen blokların siyasal-ekonomik programlarının hiçbir pürüzle karşılaşılmadan ülkede haya geçirilmesinin doğrudan bir aracı olmuştur. 

İşçi-emekçi gençlik, yükselen militarizm dalgasına sınıf mücadelesiyle yanıt vermelidir. Bu çerçeve içerisinde aşağıdaki görevler yakıcılığını korumaktadır:

NATO’dan çıkılsın, İncirlik üssü kapatılsın!

Erlere dayak atımına son, insan haklarına uygun yaşam koşulları! Hayat sigortası! Erlere ve erbaşlara asgari ücret! Haftada 60 saat çalışmaya son!

Subayların ve astsubayların zorunlu hizmetleri kaldırılsın! OYAK kesintileri kaldırılsın!

Orduda Türk olmayan erler üzerindeki özel baskıya son! Erlere siyasal hakları tanınsın! Seçmen yaşına gelmiş erlerin oy kullanma hakkı tanınsın!

Komutanların darbe girişimlerine karşı erlerin denetimi doğrultusunda mücadele!

2.) Türk ve Kürt işçi-emekçi gençliği kardeştir, mücadeleleri bir olmalıdır

Türk devletinin emekçi gençlik üzerindeki egemenliğinin temel araçlarından birisi de Kürt

ulusunu kendi denetimi altında tutması, onu tüm ulusal haklarından mahrum etmesi ve asimile etmeye çalışmasıdır. Ülkede ne zaman gerici veya askeri bir burjuva planı hazırlansa, derhal Kürt sorunu gündeme getirilmekte ve genç kitlelerin içinde şovenist duygular kabartılmaya çalışılmaktadır. 

Emekçi Kürt halkının ve öğrencilerinin sınıf düşmanları ile bizim sınıf düşmanlarımız ortaktır. Kürt halkı özgürlüğe kavuşmadan biz de özgürlüğe kavuşamayız; bu, diyalektik bir ilişkidir. Kürt halkının üzerine yağdırılan bombalar, üniversitelerin içindeki Teknopark’larda üretilmektedir. Evet, okullarımızda!

Bunun yanı sıra bir yandan Ortadoğu’daki son gelişmeler, diğer yandan ülke içindeki iç savaş dinamikleri, Kürt ulusunun bağımsızlık mücadelesi ile Türkiye proleter gençliğinin mücadeleleri arasında somut ve kalıcı ilişkilerin kurulmasını her zamankinden daha zorunlu bir görev olarak ortaya koymaktadır. Bu doğrultuda:

Uluslar kendi geleceklerinin dizginlerini ele alabilmeli! Anadilinde eğitim hakkı! Azınlıklara müfredatlarını belirleme hakkı! Azınlıklara kendi eğitim bakanlıklarını oluşturma hakkı! Eğitimin şoven niteliğine son! Ders kitapları tarihsel yalanlardan arındırılsın!

Ezilen bütün azınlıklar ve milliyetler üzerindeki baskıya son!

Operasyonlar durdurulsun!

CEVAP VER