Zırhımız kara, kararımız kesin!

Einstein haklıydı. Tanımayan biri görse dil çıkartan pörtlek gözlerine bakıp “deli” diyeceği bir adam, bir asır önce onlarca yıllık çalış­manın sonucunda bir teorem öne sürdü. Bugünlerde bütün gazeteler, dergiler, televizyonlar ondan bahsediyor. Çünkü haklıydı. Uzaydaki bir cismin kütlesi ne kadar büyürse çekim kuvveti o kadar artar ve o oranda da zamanı bükebilme yeteneğine kavuşur. İşte size bilimsel bir gerçek! Tek bir cümlede özetlenen onlarca yıllık emek, mücadele ve birikim…

“Deli” diyorlar. Desinler, değişmeyiz!

Zırhlı Tren de benzeri bir birikimin ürünü. Bu trenin katarında bir asrı aşan teorik-politik mücadelenin deneyimi var. Sosya­lizme ‘deli saçması’, devrimcilere de ‘deli’ gözüyle bakanların, bizi akılcı olmamakla, gerçeği görmemekle suçlayanların insan­lığa ne önerdiğine bir bakın! Tarihteki en büyük ekonomik bunalım karşısında trilyonlarca dolarlık/ avroluk kurtarma paketleriyle batan bankaların borçlarını kamulaştırdıkları için onlar akılcı, “Ban­kaları kamulaştırıp tek bir banka altında birleştirelim” dediği­miz için biz deliyiz. Kriz bahanesiyle, insanları işten attıkları için onlar akılcı, biz “Kemer sıkma poli­tikalarına son! İşten atmalar yasaklansın!” dediğimiz için deliyiz. Onlar, dış borcu ödemeye devam ettikleri için akılcı, biz dış borç ödemelerini durdurmayı ve o parayla planlı bir ekonominin finanse edilmesini önerdi­ğimiz için deliyiz. Onların dünyasında milyonlarca ton yiyecek, “pazar bulamadığı” için ambarlarda çürürken milyonlarca insan açlıkla mücadele ediyor. Milyonlarca insan işsizken, milyonlarcası 16 saat çalışıp açlık sınırının altında “yaşıyor”. Planlı ekonominin insanlığın tek kur­tuluş yolu olduğunu söylediğimiz için biz deliyiz. Okulda, atölyede bize planlı olmayı, çalışkan ol­mayı, disiplinli olmayı, vs. salık verenler onlar! Görünmez eller ne hikmetse dünya ekonomisini hep patronların yararına çekip çevirirken, gö­rünen eller çocukların boğazına çöküyor. Hayatta kalanları ise kesif bir geleceksizlik bekliyor. Katliamlar, iş cinayetleri, kadın cinayetleri, taciz-te­cavüz haberleri… Evet, karanlık bir dünyada yaşıyoruz ama bu karanlık bizim karanlığımız değil!

Derdimizi şimdilik siyah-beyaz sayfalara basıyoruz. Kulağımızda taş plakların çıtırtısıyla süslenmiş bir marş, önümüzde rengârenk ve mücadele edilmeye değer bir gelecek var. Varsın sayfalar siyah-beyaz olsun!

Zırhlı Tren’in içeriğine dair bir iki vurgu yapmak gerekirse; “#AklınYolu4”, “Kesin bilgi, yayalım!”, “Biz söylemiştik…”, “Dilin kemiği” gibi birçok yeni köşe edindik. Hemen ekleyelim: “Şu sayfanın ismi/içeriği söyle olsun, şu yazı da olsun” diye dü­şünüp paylaşmayan bizden değildir! Her sayfanın adı da içeriği de aynı zamanda bir birikimin ve kolektif emeğin yansıması olsun istiyoruz. Tüm okurlarımıza çağrı­mızdır. Her türlü katkı/ eleştiri için bize ulaşa­bilirsiniz. Bu trende hepinize yer var!

Endişe etmeyin… Zırhımız sağlamdır. Çünkü, bu katar mücadele edenlerin katarıdır. Kütlesini mücadeleden, çekim kuvvetini gerçekler­den almıştır. Haydi, omuz verin: Bükelim şu karanlık zamanları!

Zırhımız karadır. Kara çocukların bilmediğimiz dillerde, bilmediğimiz yerlerde onurlu bir yaşam için ayaklandığı her yer bizimdir diyebilmek için. Bu katarda hep­sinin yeri vardır! Her fabrika, her atölye, her okul bir istasyondur bu trene. Yolumuz uzun, yükümüz ağır. Ancak iddialıyız, bu karanlık zamanları bükeriz! Sırtımızı yasladığımız gelenek yıllardır bunun mümkün olduğunu haykırıyor. Varsın bize deli desinler. Einstein gibi çocuklarız ve haklıyız. Zırhımız kara, kararımız kesin.

Vardık, varız, var olacağız!

CEVAP VER