Mine Güleç
Milli eğitim bakanlığı ile diğer bakanlıklara bağlı okullardaki öğrencilerin kılık kiyafetlerine ilişkin yönetmelik, son şeklini 24.12.1982 tarihinde almıştır. “Peki ne var bu bir türlü şekle sokamadıkları yönetmelikte?” diyerek merakım üzerine yönetmeliğe göz atarak şu eleştirileri yapmaktan kendimi alamadım:
Madde 10-11-12’de kız ve erkek öğrencilerin başı açık ve saçı temiz, toplu olması gerektiği belirtilmiş.
Yine aynı maddede yer alan “siyah” önlük giyme koşuluna da bir türlü anlam veremedim. Nedir bu kara önlük mantığı? Şimdiden eğitim koşullarının yasına boğmak için mi bu, beyaz yakalı önlük ? Siyah renk neyin dayatmasıdır? ‘Gençlerin geleceklerini karartıyoruz’u mizahi anlatımla ifade etmeye mi çalışmışlar?
Nedir bu saç rengimize, şeklimize karışılmasındaki mantık? Okul dışındaki hayatımız yok sayılarak sosyal hayatımıza da müdahale ediyorlar. Bizleri, ileride yapmaya niyetlendikleri sınırlamalara alışmamız için şimdiden içlerine sığamadığımız kalıplara sokuyorlar. Peki biz ne yapıyoruz? İstediğimiz şekli, rengi üniversite yıllarına erteliyoruz.
Kadın-erkek arasındaki çizginin üzerinden defalarca geçip o çizgiyi kalınlaştıran bu yönetmelik, “kızlar kaşlarını alamaz” diyor erkekleri hiç bu konuya dahil etmeden. Niye dahil etmiyor? Çünkü erkek dedikleri kaş almaz! Ne haddine!
Tektipleştiriliyoruz farkında olmadan. Uyarılar alıyoruz. Çünkü gömleklerin etekleri içimize sokuşturulmak için, gömlek yakaları; gırtlağı sıkmak için, kravat; boğazı sıkan gömlek yakasını desteklemek için… var. Dikkat çekilmesi gereken diğer bir konu ise Madde 12’de yer alan gömlek ve hırka giyiminin sadece kızlarda gırtlağa kadar kapalı olması gerektiği. Erkeklerde böyle bir zorunluluk yok. Gömleklerin üzerine giydiğimiz farklı renkteki hırkalardan dolayı ikaz almamızdaki amaç “durumu olmayanlar”ı öne sürerek vicdanı kullanıp farklılaşmaya, kalıplardan sıyrılmaya yeltenenin önünü kesmek.
Yukarıda, yönetmelikte dikkat edilmesi gereken birkaç maddeye değindim. Bu yönetmeliğin bizi biz yapan şeyleri şekillendirmesine izin vermeyelim. Kalıpları kırma cesaretini asla kaybetmeyelim.