Mine Güçlü

Bu hikâyenin kahramanı genç ve gelecekte parlak biri olacaktı. Bundan emindim. Hayatını  – çocukluğunu, sütü ne kadar sevdiğini…- en ince ayrıntısına kadar büyük bir zevkle anlatacaktım. Hikâyemin karakterini aklımda az-çok oluşturmuştum. İstediğim zaman diliminden başlatabilecek, istediğim şekle sokabilecek, onu istediğim kadar mutlu edebilecektim. Kalemime resmen yapışmıştım, etrafımdan soyutlaşmış, tamamen yazıma odaklanmıştım. Bir çocuğu doğurtacak ve ona bembeyaz bir yön verecektim; önüne boyaları koyacaktım. Hayatının, gözünün görebildiği her şeyin, her yerin rengini seçme şansı olacaktı. En masumundan, doğal al yanakları olacaktı. Rengi kesin olmayan, bakanları yeşil-mavi ikileminde bırakan iri gözleri olacaktı.Heyecanımı bastırdım ve hikâyemi isteklerimin doğrultusunda yazmaya başladım.

Doğumda annesine döktürdüğü terlerden, kanlı bir görüntüden, yırtık bir rahmin arasından çıktı dokuz ay dört gün beklenen. Baba; o korkutan manzara, nasıl böyle bir şeyi peydahlayabildi diye düşündü. İlk heceler çıkana kadar ağzının içine düşüldü. İlk heceler ilk kelimeleri, ilk kelimeler ilk kısa cümleleri takip etti. İlk kısa cümleler “Ali, ata bak!”ı beraberinde getirdi. Başını nasıl dik tutabildi, yalnız uyumaya ne zaman itiraz etmemeye başladı, yemek kaşığına nasıl kendisi hükmetti? Anneye sorsalar sanki dün yaşanmış gibi hemen cevaplayabilirdi. Bir tek ‘nasıl oldu da bu kadar hızlı geçti zaman’ sorusuna yanıt veremiyordu. Gözünde değişmeyen çocuğu büyümeye meyillenmişti yönetmeliklerce. Yalnız kalmaya tamamen alışamamış küçük, alışsın diye anaokuluna verildi.

Kahramanımın ömür torbasına dakikaları yuvarladıkça parlak olmasını ümit ettiğim hayatı, loş olmaya ve içimi karatmaya başladı. Kahramanım ilk önce afalladı. ‘Alışsın’ diye gönderildiği anaokulu, ilkokulun ilk gününde ağlamamasını sağlamıştı. Olanın aksine her sabah annesinin bir an önce gitmesi için mızmızlanıyordu. Yıllarca kokuşacağı, oturmaktan fiziğinin bozulacağı sıralara yapışmaktan rahatsız olmuyordu. Yıllar geçtikçe sıranın şeklini almaya yüz tutan vücudunu alıştırmıştı tamamen buyurulan kumaş parçalarına.

Duramıyordum, kahramanım büyüyordu, durduramıyordum. Daha çocukluğunu yaşatamamıştım. Evet, yaşatamamıştım ama belini kamburlaştırmıştım çoktan seçmeli soru bankalarıyla. Yeni de bir alışkanlık yer etmişti onda. Tırnaklarını yiyordu kahramanım. Çünkü “hocanın ‘acaba’sı sınıfta kaldın” demekti ve her sınavda bunun stresini yaşıyordu. Yapamıyorum, kendi hayatımdan bağımsız bir kahramanı var edemiyorum. Kalemi şimdi bıraksam, iyimserliğimin tuttuğu zaman kalemimi elime alsam… Kurtarabilir miyim kahramanımı, ailenin ergenlik diye üstünü örtmeye çalıştığı ama stresten çıktığı gayet iyi bilinen sivilcelerden? Seçeceği bölümü düşünmeden, meslek kaygısı taşımadan nefes aldırabilir miyim? Sevdirebilir miyim tekrar, okul zamanı sevmeyi bıraktığı sütü? Kazanabilir mi kahraman, ilkokulun ilk günündeki özgüvenini? Geri alabilir mi, aklı önünde diz çöktüren hayal gücünü? Hayır, bunların hepsine hayır! Ne emeğinin karşılığını alabilecek ne de eğrilen sırtını doğrultabilecek. Attığı adımlar hızlandıkça ilk önce tekmeleri hayatını renklendirme fırsatı veren boya kovalarını yıkacak. Artık hayatının tek yolu, tek seçeneği var. Karar verip, bir türlü emin olamadığı doğru seçenek… Onun suçu yok. Yazılı sorularına alışık olması, onun seçmeli soru(n)larda yıpranmasına ve afallamasına sebep oldu.

Doğru şık var mıydı? Bilmesi gereken şey, seçenek çokluğunun doğrunun olasılığını arttırmıyor oluşuydu. Çok şıksız, klasik tip, bu doğrunun varlığını tehdit eder miydi?
Altı çizili sözcüklerini inceleyiniz.
“Sözcükler okunmuyor, hocam.”
“Kâğıtta ne yazıyorsa o, evladım”
“Burnum kanıyor hocam.”
“Çıkarsan sınavın iptal olur, seçim senin.”
Bir alternatif daha! Neyi seçse doğru kararı vermiş olur?
“Yanlış şık yoktur. En doğru şık vardır. Onu işaretleyin.”
“Yukarıdaki paragrafa göre paragrafın yorumu aşağıdakilerden hangisi olamaz?”
“Karşı komşuya uğradığımızda kapıyı kim açar?
A) sinüs
B)cosinüs

“Dört çarpı üç kaçtır?”

29th May 2012, Enternasyonalist Öğrenci tarafından yayınlandı

CEVAP VER