19 Mart eylemliliklerinin ardından tutuklanan öğrenciler için İstanbul’da 15 üniversiteden ÖTK, boykot komiteleri ve öğrenci dayanışma gruplarının çağrısıyla 8 Nisan günü Kadıköy Festivalpark’ta bir dayanışma konseri gerçekleştirildi. Birçok sanatçının sahne aldığı Öğrenci Dayanışma Sahnesi’nde yazarımız Enes Karakaş, Selinay Uzuntel, Berkant Tatlı ve birçok tutsak arkadaşımızın mektupları okundu, Lise Koordinasyonu adına bir arkadaşımız söz aldı. Aşağıda üniversite öğrencilerinin sahnede okunan ortak basın açıklamasını okurlarımızla paylaşıyoruz:

19 Mart’tan beri okullarda, meydanlarda, sokakları dolduran, bugünse yine binler olarak Kadıköy’de bir araya gelen bütün öğrenci arkadaşlarımızı selamlıyoruz! Arkadaşlar bugün burada, İstanbul’daki pek çok üniversiteden öğrenciler olarak toplandık. Dayanışma konserimize başlamadan önce, söylemek istediğimiz birkaç kelamımız olacak.

Bilindiği üzere İmamoğlu’nun diploma iptaliyle başlayan demokrasi seferberliğini öğrenciler olarak biz sırtladık. Önce Beyazıt’taki barikatı aşıp Saraçhane’yi bir direniş alanına çevirdik. Ardından forumlar aldık, günlerce üniversitelerimizdeki hayatı durdurduk. Ardından birleştik, İstanbul Üniversiteler Koordinasyonu’nu kurduk. On binlerce öğrenci hep birlikte Şişli Belediyesi’ne yürüdük. Ancak bugün, birlikte yürüdüğümüz arkadaşlarımızın bir kısmı aramıza değil. Çünkü demokratik haklarının gasp edilmesine izin vermedikleri için, kayyum rejimine karşı haklı ve meşru bir mücadele verdikleri için tutuklandılar! Oysa demokratik hak ve özgürlükleri savunmak suç değildir! Bugün tutsak olan arkadaşlarımızın uğradığı baskıların hiçbir hukuki dayanağı yoktur! Bütün tutuklu arkadaşlarımızın sesine ses olmak için bugün burada toplandık ve tek bir ağızdan tüm siyasi tutsakların derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz! 

Bizler çok iyi biliyoruz ki bugün hapishanelerde mahkûm edilen arkadaşlarımız, suç işledikleri için değil, koltuğunu kaybetmek üzere olan tek adam rejimine tehdit oluşturdukları için tutsaklar! Kayyum rejiminin ve temsil ettiği sermaye kesimlerinin; biz öğrenciler, emekçiler, ezilen halklar lehine demokratik alanları genişletmekten hiçbir menfaatleri yok! Bu yüzden, daha fazla mücadeleci arkadaşımızın, sanatçıların, öncü işçilerin sarayın sopasını yememesi için demokratik taleplerle gerçekleştirdiğimiz bu seferberliği büyütmekten ve gerçek bir mücadele planı etrafında bir araya gelmekten başka çaremiz yok.

Bu doğrultuda biz öğrenciler olarak önce sıra arkadaşlarımıza sesleniyoruz: seferberlik süresince inşa ettiğimiz komiteleri, kurulları ve tüm diğer seferberlik örgütlerini kalıcılaştıralım. ÖTK seçimleri aracılığıyla, demokratik hakkımız olan seçme ve seçilme hakkını kullanarak okullarımızda temsilciler seçme hakkımızı kazanalım! Okullarımızda ÖTK seçimleri için seferber olalım! 

Ayrıca emekçilere sesleniyoruz: mücadelelerimizi birleştirelim, en temel demokratik haklarımızın dahi gasp edilme çabasına karşı birlik olalım. Biz öğrenciler yolu açtık, ancak bu seferberliği ileri taşımak için kader ortaklığımızı mücadele ortaklığına çevirmemiz gerekli. Başta Türk-İş, Hak-İş, KESK ve DİSK gibi konfederasyonlarla bağımsız, mücadeleci sendikalar olmak üzere tüm sendikalara ve emek örgütlerine çağrımızdır: öğrencilerin özgürlük talepleriyle işçilerin üretimden gelen gücünü birleştirelim, mücadelemizi genel grevle büyütelim!

Sözlerimize son vermeden önce, bu seferberlik süresince bizimle dayanışan, haksız yere tutuklanan arkadaşlarımızı sahiplenen halkımıza çok teşekkür ediyoruz. Bizimle birlikte direnen, mücadelemizi büyüten sanatçılarımıza, akademisyenlerimize, emekçi halkımıza da teşekkürü borç biliyoruz. Öğrencilerin boykot çağrısına grev çağrısıyla destek olan Eğitim-Sen’e açılan soruşturmaların da hukuksuz olduğunu, eğitim-sen’in yalnız olmadığını bildiriyoruz! Tutuklu eğitim-senli hocamız Levent Dölek de tıpkı tutuklu sıra arkadaşlarımız gibi bir siyasi tutsaktır!

Son olarak “üniversitelerden belediyelere, kayyum rejimine son” şiarımızı tekrarlıyor, tüm baskılara ve hukuksuzluklara rağmen mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha belirtiyoruz. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Önceki İçerikYoldaşımız Enes Karakaş’tan mektup var!
Sonraki İçerikOkur Mektubu: İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Öğrencileri Demokratik Hakları İçin Mücadeledeydi!