Tahir Elçi’yi katlettiler!

Tarih 14 Ekim, Tahir Elçi bir televizyon programına katılmış ve programda sarf ettiği ”PKK terör örgütü değildir” ifadeleri yüzünden, iktidara yakın ”havuz medyası” olarak adlandırdığımız kanalların ve gazetelerin başlattığı büyük bir linç kampanyasıyla karşı karşıya kalmıştı. Ardından Elçi gözaltına alınmış ve kendisine yurtdışına çıkma yasağı getirilmişti.

Ve 28 Kasım, Tahir Elçi sürekli hedef gösterildiği sözleri dile getirdikten tam 1 ay 4 gün sonra Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yaptığı basın açıklaması sırasında kurşunlanarak faili meçhul cinayetler arasına katılmış oldu.

Tâbi faili meçhul tanımlaması yaparken şu anda (30 Kasım) soruşturma hâlâ devam ediyor. Ancak bu tanımlamayı yaparken geçmiş deneyimlere incelediğimizde neden daha soruşturmanın başında böyle bir sonuca vardığımızı daha iyi anlatmış oluruz. Hrant Dink’ten Ankara Katliamı’na, Suruç’tan Diyarbakır patlamasına kadar gerçekleşen birçok katliam ve suikastın gerçek failleri yakalanmadı ya da yakalanmadı. Tahir Elçi cinayeti, bizzat medyanın bazı organlarının karalaması, onu açık bir şekilde hedef göstermesi ve devletin buna göz yumması veya cinayete aktif bir güç olarak katılması sonucu gerçekleşmiş bir olaydır (Tıpkı Ankara Katliamı gibi). Bu yüzden bu cinayetlerin sorumluları yakalanmadı ve yakalanmayacak. Çünkü bu olayın yargılama görevi bizzat katilin ellerine teslim edilmiş durumda bulunuyor.

Mücadeleyi birleştirmeye

Tahir Elçi yıllarını insan hakları mücadelesine adamış, Türk ve Kürt halklarının barış içinde yaşaması için mücadele etmiş bu uğurda da birçok saldırıya maruz kalmış bir aktivist ve hukukçuydu. Tahir Elçi’nin katledilmesi, AKP hükümetinin ve Tayyip Erdoğan’ın 7 Haziran’dan itibaren Kürt halkı’na karşı başlattığı katliam ve korku politikalarının tam olarak bir yansımasıdır (Tahir Elçi’nin öldürüldüğü Sur’da defalarca sokağa çıkma yasağının ilân edilmesi gibi). AKP hükümeti, kendi politikalarını benimsemeyen ve kendisine oy vermeyen bölge halkını düşman olarak görüyor, gözaltılar ve ölümlerle susturmaya çalışıyor. Bu noktadan sonra, bu cinayeti aydınlatmak ve bölge üzerindeki ablukayı kırmanın yolu birleşik bir mücadeleden geçiyor. Zira bu cinayetlerin sorumlularını bulacak yargılayacak yegâne güç, Türk ve Kürt işçi ve emekçilerinin, gençlerinin birleşik mücadelesidir.

CEVAP VER