Onların çıkarları için ölmeyiz: Savaş ve başkanlık planlarına karşı birleşik mücadele!

Adalet ve Kalkınma Partisi, 7 Haziran seçimlerinde dilediği koltuk sayısına ulaşamayarak bir krizin içerisine girdi. AKP açısından hem istenilen sonuçlara ulaşılamadı, hem de bunun üzerine oylarda büyük bir gerileme yaşandı. HDP’nin barajı geçmesi ve böylece AKP’nin tek başına iktidar olamaması, başkanlık rejimi planlarına büyük bir darbe vurdu. Ne var ki bugün, bu planların tekrar hayata geçirilmesi için çalışılıyor, hem de kirli bir savaş aracılığıyla.

Bu yolda öncelikle Suruç’ta 32 genç öldürüldü. Ardından IŞİD bahane edilerek düzenlenen polis operasyonlarında sendikalardan ve sol/sosyalist partilerden yüzlerce insan gözaltına alındı. Katliamlara ve savaş planlarına karşı gerçekleştirilen yürüyüşlere polis terörü ve yasaklar damgasını vurdu. Onlarca insan evlerine baskın yedi, kimileri bu baskınlar sırasında yargısız infazların kurbanı oldu. Metrolara, metrobüslere, havaalanlarına ve otobüs garlarına emniyet imzalı ve “bombalı saldırılara” karşı tetikte olunması gerektiğini söyleyen metinler gönderilerek kitleler korku aracılığıyla pasifleştirilmeye çalışıldı.

Gezi’nin ve 17-25 Aralık yolsuzluk olaylarının ardından toplum nezdinde prestiji yerle bir olan ve sürekli kan kaybeden AKP, Türkiye’yi bir iç savaşa ve kaosa sürükleyerek bu kaybı telafi etmeye çalışıyor. Seçimler gibi anayasal yöntemlerin işe yaramadığı noktada AKP, başkanlık rejimini de tesis etmek amacıyla, HDP’yi izole edip geriletmek, hatta diz çöktürtmek istiyor. Ancak son 30 senedir işe yaramadığı açık olan askeri yöntemlerin bu sefer de işe yaramayacağı açık. AKP’nin deklare etti savaş planlarının bahanesi olarak IŞİD kullanılsa da, YPG kuvvetleri de dahil olmak üzere Kürt siyasi hareketinin gerçek hedef olduğu ortada.

AKP hükümeti tek başına iktidar olamaması halinde sınırsız ve denetimsiz bir biçimde örtülü ödenekten faydalanamayacağını, yolsuzluk iddialarına yargılanma yolunun açılacağını ve torba yasaları keyfi bir şekilde geçiremeyeceğinin bilincinde. 7 Haziran seçim sonuçlarının ardından oluşan tabloya katliamlar ve yeni baskılarla cevap vermesi de bundan. Kaosu ve savaşı bir mazeret zemini olarak kullanmak isteyen AKP tek çareyi erken seçime giderek Türk tipi Başkanlık rejimini tesis etmekte görüyor. Bu sebeple  her türlü muhalefet hareketinin kriminalize edilmesini hedefliyor.

Başkanlık süreci adına hayata geçirilmiş olan savaş planlarının kurbanları ise işçi ve emekçiler, en çok da genç işçi ve emekçiler olacak. Erdoğan ve AKP hükümeti, onların çıkarları için cepheye gidilmesini istiyor. Korku ile terörize ettiği insanların içerideki baskı ve şiddet politikalarını sessizce onaylamasını istiyor. Başkanlık rejimi için savaş, savaş için ise işçi ve emekçileri istiyor.

Tam da bu nedenle genç işçileri, işsizleri ve öğrencileri Kürt halkı ile dayanışma içerisinde olmaya çağırıyoruz.

Kürt siyasi hareketine dönük askeri ve siyasi operasyonlar derhal son bulmalıdır ve başta Suruç Katliamı olmak üzere yaşanan bütün ölümler soruşturulmalı, Meclis bu konuda devreye girmelidir. Terör gerekçesi ile tutuklanan Kürt siyasal hareketi mensupları ve sosyalistler derhal serbest bırakılmalıdır!

PKK, kendisiyle alakalı olmayan saldırıları hızlı, açık ve net şekilde reddedip açıklamalı ve meşru savunma çizgisi dışında kitleden kopuk, seferberlikleri harekete geçirmeyen, tersine kitlelerde büyük bir zihin bulanıklığına yol açan ve işçi hareketine rejim tarafından baskı ve şiddet uygulamak için mazeret olarak kullanılan eylemliliklerine derhal son vermelidir.

Hangi gerekçeyle olursa olsun bölgeye emperyalist müdahale kabul edilemeyeceği açıktır. Emperyalist müdahaleler sorunları çözmeyeceği gibi daha da derinleştirerek içinden çıkılmaz hale getirecektir.

Onların çıkarları ölmeyi reddediyoruz ve savaş planlarına karşı genç işçileri ve öğrencileri Kürt emekçileriyle birleşik mücadeleye çağırıyoruz.

CEVAP VER