Zırhlı Tren

Okur mektubu: Bir eğitim politikası kaç defa iflas edebilir?

Merhaba. Bu yazımda toplumsal bir konu olan eğitim ve sınav sistemine değinmek istiyorum.

Öncelikle Türkiye’de eğitim sistemi hepimizin bildiği gibi sıklıkla değişir bir hal almış durumda. Gece yatıyoruz sabah kalktığımızda birçok değişiklik olduğunu görüyoruz. Bu son derece üzücü bir durum. Özellikle Türkiye’de ki sınav sistemi üzerinde son zamanlarda sıklıkla değişiklik yapılıyor. Bu hal öğrencileri çok zor bir duruma doğru sürüklemekte. Öğrenciler olarak bizler ve özellikle üniversite sınavına hazırlananlarımız ne yapacağımızı ve neden sistemin bir türlü dikiş tutturamadığını merak ediyoruz doğrusu. Sınav sistemi ülkemizde kötü bir hal alsa dahi bizler tüm bu zorluklara rağmen motivemizi yüksek tutarak hayallerimizin peşinden gitmeye çabalıyoruz. Böylesi zor şartlar altında bu zorlu parkuru aşamayanlar da oluyor haliyle. Fakat ben şimdi bu duruma farklı bir yerden bakmak istiyorum.

Mesela öğretmen olmak isteyip zorlu parkurları aşabilen binlerce arkadaşımız mezun olduktan sonra atanamadığı için işsiz kalıyor. Bu sebeple de başka mesleklere yöneliyorlar. Bu son derece üzücü bir durum. Bir öğretmen neden sokakta simit satsın veya oto yıkamada araba yıkasın? Bu duruma devletin el atması ve sorunları halletmesi gerekmiyor mu? Bu duruma çözüm olarak emeklilik yaşının düşürülmesi örnek gösterilebilir. Neden derseniz, kamu kurumlarında çalışan memurların çoğu belli bir yaşa gelmiş insanlardan oluşuyor. Bu konuda yanlış anlaşılmak istemem ama insan yaşı ilerledikçe dinamikliğini kaybedebiliyor. Bahsettiğim emeklilik yaşı düşürülürse buna çözüm olacağını düşünüyorum.

Diğer bir yandan, bu sene mayıs ayında atanamadığı için intihara kalkışan İbrahim arkadaşımızı duymuşsunuzdur. Bir öğretmen intiharın eşiğine nasıl gelebilir, bunu hangi zihniyet kabul edebilir? Fakat maalesef bu şartlar böyle sonuçlara yol açabiliyor. Bu olay beni fazlasıyla üzdü ve bir o kadar da kızdırdı. İnsanlar emek vererek bir konuma geliyorlar ama mesleklerini icra edemiyorlar. Artık bu sorunlara çözüm bulmak şart. Ben sokakta işsiz bir vaziyette öğretmen arkadaşlarımı görmekten son derece üzgünüm.

Önemli bulduğum diğer bir konu da bazı öğretmen arkadaşlarımızın en doğal haklarını savunurken dahi hükümetten darbe yemeleri. Hatta bizlerde aynı darbeyi öğretmen arkadaşlarımızın yanında olduğumuz için yiyebiliyoruz. Onların yanındayız, çünkü yanlış bir şey yapmadıklarının farkındayız. Ve son olarak bunu da kimse unutmasın ki bizler; ezilen halkın, işçinin, öğrencinin, öğretmenin, her zaman yanında saf tutacağız. Çünkü biz bir bütünüz.

Exit mobile version