Mırıldanamazsınız!

Ülkemizde kadına yönelik şiddet her geçen gün vahşi bir şekilde artmakta. Geçtiğimiz günlerde şort giydiği için otobüste bir adam tarafından tekmelenen Ayşegül Terzi hakkında Başbakan Binali Yıldırım ‘’hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın’’ sözlerini sarf etti. Hükümetin yıllardır güttüğü mufazakâr toplum politikası ile örtüşen bu sözler açıkça kadınların özgürlüğüne müdahale etmekte, şort giyen kadını tekmeleyen zihniyeti meşrulaştırmaktadır. Biz biliyoruz ki dün mırıldananlar, bugün 12 yaşındaki çocuğa tecavüz edip öldürenler, 5 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunanlar ve Özgecan’ı katledenlerden başkaları değillerdir.

Tüm bu kadına yönelik baskıların, tacizlerin, tecavüzün hâlâ, özellikle AKP iktidarı boyunca, artarak devam etmesi bize hükümetin bu konuyu çözmekteki beceriksizliğini ve isteksizliğini gösteriyor. Kimyasal hadım gibi insan haklarına aykırı, şiddeti, tacizi ya da tecavüzü önleyici değil, cezalandırıcı uygulamalarla veya ‘devlet büyüklerinin, ‘sanatçıların’ ve ‘ünlülerin’ metrobüs ekranlarında ‘kadına şiddete karşı’ boy göstermesiyle kadın sorununa dair hiçbir ilerileme kaydedilemeyecektir. Unutmamamız gerekiyor ki, taciz ve tecavüz karşıdakine bir tahakküm uygulama biçimidir, cinsel dürtüler veya erkeklik hormonlarıyla bir alakası yoktur. Ayrıca cinsel şiddet uygulayanlar hasta değildirler ve bunun ilaç ile bir tedavisi sağlanamamaktadır. Bunun örneğini açık bir biçimde ABD’de görebiliyoruz. Kimyasal hadım ABD’de 1997’den beri uygulanmaktadır fakat ABD tecavüzün en yoğun yaşandığı ülkelerden biri olarak üst sıralardaki yerini korumaktadır. Aynı şekilde Kanada’da hadım uygulaması olan bir ülke olmasına rağmen her üç kadından birisi cinsel istismara uğradığını söylemektedir.

Dolayısıyla dünyanın neresinde olursak olalım biz kadınlar istismara bir şekilde maruz bırakılıyoruz. Sorunun üst yapıda yapılacak biçimsel değişiklikler ile çözülemeyeceği gün gibi ortadadır. Gerçekten bu sorunu çözmek isteyen bir hükümet başta tacizci ve tecavüzcüler için ‘iyi hal’ indirimleri yapmayı kesmeli, iş yerlerine ve okullara cinsel kriz merkezleri açmalı, kadın sığınma evlerini yaşanabilir ve ulaşılabilir hale getirmeli, şiddet gören ve işi olmayan kadınlara insanca yaşam ücreti olan bir iş sunmalı, kadının isteği dahilinde ailesinden veya eşinden kadının ikâmetgâh bilgilerini gizli tutmalıdır.  Hemen her kadının yaşadığı toplum içi şiddetin çözümü elbette en başta bizlerin örgütlenmesi ve mücadele etmesinden geçmektedir. Okuyan veya çalışan ya da her ikisini bir arada yürüten kadınlar olarak evde, sokakta, toplu taşımada, okulda veya iş yerinde tacizin hiçbir türlüsünü kabul etmiyoruz. Ne tekme atabilirsiniz ne mırıldanabilirsiniz!

Önceki İçerikKapitalizmden bahsetmeyen, çocuk istismarları hakkında sussun!
Sonraki İçerik(Bir kadın..) 25 Kasım kadına yönelik (..olarak..) şiddet ile mücadele (..sus!) günü, susma!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz