Ben İstanbul’daki bir lisede okuyorum. Çevremdeki kadın arkadaşlarımın, müdür ve öğretmenleri tarafından tacize uğradıklarını duyardım, benim de başıma gelebileceğini düşünmemiştim.
Okulun sonlarına doğru devamsızlık için dilekçe vermeye müdür yardımcısının yanına gittim, müdür de oradaydı. Dilekçeyi müdür yardımcısına verip derse girdim, dersin ortalarına doğru nöbetçi öğrenci sınıfa gelip, müdürün beni yanına çağırdığını söyledi.
Ne olduğunu anlayamamıştım, müdürün yanına gittim; bana oturmamı söyledi, oturdum. Çay, meyve suyu isteyip istemediğimi sordu, teşekkür edip istemediğimi söyledim. Bilgisayara bakarak devamsızlığımın çok olduğunu ve 4 dersten kaldığımı söyledi. Dilekçe verdiğimi ve ortalamamın geçmeye yettiğini söyledim. Bana dilekçeyle hallolabilecek iş olmadığını, yardım edebileceğini ama her şeyin karşılıklı olduğunu söyledi. Neyi ima ettiğini pek anlamasam da, bana bakışlarından hoşuma gitmeyeceğini anlamıştım. Sınıfa gitmemi söyledi, ben de gittim. Ertesi gün, beni yine yanına çağırdı. Gitmemek için hasta numarası yapıp, revire gittim ama o revire geldi. Neyim olduğunu sordu, yanaklarımdan öptü. Telaşlı görünüyordu. O günü öyle atlattım sanmıştım ama ertesi gün yine çağırdı ve bu sefer daha ileri gitti. Masanın önünde durdum, masanın diğer tarafında bilgisayarın başındaydı. Kalktı; beni alışverişe götürmek istediğini, devamsızlık ve notlarımı düzeltmek için konuşacağımızı söyledi. Geri çekilip, istemediğimi söyledim. Yaklaşıp yanağımı, sonra boynumu öpmeye başladı; ittim hemen kaçtım, çok korkmuştum. Eve gidince aileme olayı anlattım ve dava açtık.
Dava, bir sonuca varmadan sürekli ertelenip dururken, müdür başka bir lisede görevine devam ediyor. Bu olay başıma geldikten sonra, bir iki kadın arkadaşıma anlattım ve bu olayın sadece benim değil, başka okullarda da başkalarının da başına geldiğini öğrendim.
Biz kadınlar, otobüs, işyeri, okul ve sokakta; patron, müdür ve öğretmenlerimiz tarafından sözlü ve cinsel tacize uğruyoruz. İş yaşamında erkeklerden daha kötü koşullarda ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyoruz. Tüm bu ayrımcılıkların nedeni, bireylerin ahlaki sorunlarından çok, bireylere birer toplumsal cinsiyet dayatan erkek egemen düzendir. Bu düzeni yenmenin yolu ise, tüm kadınların ortak mücadelesinden geçiyor.