İTÜ Taşkışla sahnesi üyeleri son günlerde İTÜ Rektörlüğü’nün baskı ve yok etme politikasına karşı 20 Şubat Salı günü saat 12:30’da İTÜ Taşkışla fakültesinde bir araya gelerek protestolarını gerçekleştirdiler.

Birçok üniversite ve topluluk sahnesinin destek verdiği eylemde, İTÜ Rektörlüğü’nün, Taşkışla sahnesinin dışarıdan üyelerini okula almama politikasını derhal durdurmasının ve de bir daha böyle bir girişimde bulunulmamasının çağrısı yapıldı. Akademisyenlerin de destek verdiği eylemde birçok kişi söz alıp yaşanılan baskıları dile getirdi. Ardından Taşkışla sahnesi ve de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa sahnesi sorunlarını anlatan bir skeç gösterimi yaptı .

Taşkışla sahnesinin basın açıklamasının tam metni aşağıdaki gibidir:

Merhaba, biz Taşkışla Sahnesi’yiz. 11 senedir Mimarlık Fakülte’sinde çalışabileceği uygun bir alan olmadığı için amfileri prova alanlarına, bahçeleri ve koridorları sahneye çeviren; okuldan bütçe alamadığı için kendi cebinden dekorlarını, kostümlerini karşılayan; İTÜ yönetiminin bırakın desteklemeyi her koşulda karşısına yasak ve engeller koyduğu Mimarlık Fakültesinin biricik tiyatro topluluğuyuz.

Son süreçte İTÜ yönetiminin üzerimizde uyguladığı baskılara ve yasaklara bir yenisi daha eklendi. Geçtiğimiz dönem İTÜ’de bir grup, “müzik haramdır” içerikli bildiriler dağıtıp ana kampüste ve fakültelerde eylemler yapmıştı. Daha sonradan bu durum İTÜ’de gündem oldu ve öğrenciler ve kulüpler bunu protesto etmek için müzik çalarak şarkılar söylediler. Biz de bu eylemlere kendi seslerimizi de katarak destek vermiştik.  

Bu eylemin ardından dekanlıktan bize kulüp odamızın elimizden alınması, İTÜ dışı kulüp üyelerimizin onların da yıllık izin dilekçemizde isimleri olmasına rağmen içeriye alınmamaları gibi tehditler savruldu. Biz bu tehditlerin ardından İTÜ’de gerçekleşen şarkı söyleme etkinliklerine katılmaya devam ettik çünkü biliyorduk ki “Müzik Haramdır” gibi ayrımcı ve baskıcı ifadeler içeren bir bildiriye öğrencilerin tepki göstermesi en doğal haklarıdır.

Bahar dönemiyle beraber provalara yeniden başladığımızda, diğer üniversitelerden gelen kulüp üyelerimizin Taşkışla Mimarlık Fakültesi’ne girişlerinin rektörlükten gelen bir yazıyla engellendiği ve izin dilekçemizin iptal edildiğini öğrendik. Bunun sebebini araştırdığımızda ise İTÜ yönetimi tarafından müzik eylemlerine katılarak okulda karışıklık çıkardığımız söylendi. Bu ilk defa karşılaştığımız bir uygulama da değil. İTÜ’de herhangi bir olayla ilgili fikrimizi paylaştığımızda veya bir eyleme geçtiğimizde İTÜ yönetimi tarafından bize yöneltilen tehditlerden ve baskılardan sadece biri. Bundan 2 sene öncesinde de İTÜ yönetimi prova yaptığımız sınıfları, amfileri kilitleyerek tiyatro faaliyetimizi engellemeye çalışmıştı.

Bu durumu öğrenir öğrenmez provalarımızı yaptığımız Mimarlık Fakültesi’nin dekan yardımcısı ve dekanıyla, ardından kulüpler sorumlularıyla ve rektörlük genel sekreteriyle tam 2 hafta boyunca süren görüşmelerimiz olumlu bir sonuç vermedi. Okul tarafından bize her seferinde kulüp üyelerinden bazılarıyla ilgili tutanak tutulduğu,bu bilginin “gizli” olduğu dolayısıyla bu kişilerin isimlerini söyleyemeyecekleri, kulübe de yaptırım olarak dışarıdan gelenlerin okula alınmama talimatı çıktığı, uslu durup karışıklık çıkarmamamız ve bu talimatı sakinlikle karşılamamız aksi takdirde durumun bizim için önümüzdeki sene “daha kötü” olacağı söylendi.

Oysa bizim için durumun daha kötü olabileceği bir boyut yok çünkü halihazırda kulüp üyelerimiz içeriye alınmadığı için faaliyet gösteremez hale gelmiş bulunmaktayız. Yani sırf “Müzik Haramdır” isimli bildiriyi protesto edenlere şarkı söyleyerek katıldık diye İTÜ yönetimi tarafından kulübün fiili olarak kapatılmasıyla sonuçlanacak bir yaptırımla karşılaşmış durumdayız.

Biz Taşkışla Sahnesi olarak kulüplerin en doğal hakları olan çalışma alanları, kulüp odaları gibi mekanların yönetim tarafından bize bir lutufmuş gibi sunulmasına karşı çıkıyoruz. En ufak bir eylemimizde, ifade özgürlüğümüzü kullandığımızda bu mekanların elimizden alınması tehdidiyle karşılaşmamak istiyoruz. Kulüp üyelerimizin içeriye alınmasını ve bir an önce tiyatro faaliyetimize devam edecek bir ortamın yaratılmasını istiyoruz ve üniversitemizde bu ortamı kurana kadar eylemliliklerimize devam edeceğiz.

Benzer engellerle karşılaşan tek kulüp olmadığımızı biliyoruz. İtü’de şimdiye kadar pek çok kulüp çalışma alanının elinden alınmasıyla, bütçe kısıtlamalarıyla, nedensiz yere etkinlik iptalleriyle, tehditlerle, baskılarla karşılaştı ve karşılaşıyor. Bizler de ülke genelindeki pek çok topluluğun bir örneğiyiz aslında. Bu nedenle şu anda, bir tek taşkışla sahnesi olarak değil, birbirini tanıyan, anlayan, sorunlarını bilen ve birbirleriyle yan yana durup dertlerini sahiplenen okul içinden ve dışından bütün topluluklar olarak bulunuyoruz.

Taşkışla sahnesi olarak son sözümüz: Buradayız, gitmiyoruz, tüm üyelerimizle beraber ait olduğumuz yerde, Taşkışla’da, tiyatro yapmaya devam ediyoruz!

 

Önceki İçerikKomünist Gençlik Birliği’nin temelleri / Mayıs 1935
Sonraki İçerikİTÜ: Kariyer zirveleri patronların çıkar kapısı