Konuya girmeden önce “Maymun nedir?” sorusunu gelin evrimsel biyoloji ışığında açıklayalım. Öncelikle, maymun sözcüğü iki anlama gelmekte. Bunlardan ilki, çok eski yıllarda kabul edildiği üzere “kuyruklu primatlar” tanımıdır. Anlaşıldığı üzere bu tanım, insanın da içinde olduğu “kuyruksuz maymunlar” grubunu içermemektedir. Bunun altında yatan neden ise yalnızca, “insan gibi zeki bir tür maymunlarla aynı gruba dahil edilemez” düşüncesidir (biz bugün burada, bu ayrım ile tanımlamanın doğruluğunu veya tutarlılığını tartışmayacağız).

İkincil olarak, evrimsel biyologların tanımına göre, kuyruklu ve kuyruksuz tüm primatlar aynı kategoride toplanıyor ve maymun olarak adlandırılıyor. Maymun sözcüğü bu anlamıyla, evrim ağacına bakıldığında Simiiformes (Simiyenler) ile eş anlamlı oluyor.

Bilim insanları kuyruklu ve kuyruksuz maymunu ayırmadıkları halde maymun sözcüğü yerine Simiyen ifadesini kullanıyor ve böylelikle toplumda bu sözcüğe karşı haliyle antipati gelişiyor. Başta da söylediğimiz gibi insan, egosu neticesinde kendini maymun olarak görmüyor (halbuki sıkı bir primatız!). Hiçbir temele dayanmadığı halde sırf insan olduğumuz için insanı gruplandırırken kendimizi kayırmak istiyoruz.

“İnsan maymun mudur?” sorusuna cevap verecek olursak. İnsan kuyruksuz bir maymun türüdür, yani Hominoidea süper ailesine aittir. Bu grubun anatomik özelliklerine bakacak olursak, tıpkı bizlere benzeyen; uzun kolları, geniş gövdeleri, kuyruksuz olmalarına rağmen kuyruk kalıntıları (evrimin belirtisi olan kuyruk sokumunun varlığı), iri beyinleri, apandisleri (kuyruklu maymunların aksine) vardır. Dolayısıyla, kuyruksuz maymun olduğumuzdan hiçbir şüphe duymamamız gerekiyor. Toparlayacak olursak da eğer maymun sözcüğünü Simiyenler ile eş anlamlı kullanıyorsanız evet, insan bir maymun türüdür.

“İnsan maymundan mı, yoksa maymun ile ortak anatadan mı geliyor?” sorusunu da sıkça duyuyoruz. Evrim ağacında şöyle 30 milyon yıl geriye gidecek olursanız, insan ile gerçek (kuyruklu) maymunların ortak anatalarına ulaşabilirsiniz. Hatta daha da ilerleyecek olursanız diğer memeli ortak anatalarına bile ulaşabilirsiniz. Yani insan bir noktada soy ağacından da anlaşılacağı üzere maymunlardan gelmektedir. Kaldı ki eğer, maymun sözcüğünü evrimsel biyologların kullandığı anlamda (Simiyen) kullanıyorsanız, tüm kuyruksuz maymunlar zaten maymun sınıfına girmektedir. Örneğin, soyu tükenmiş olan en yakın kuzenimiz Neandertaller ile ortak anatamız olan Homo heidelbergensis da bir maymundur.

Dolayısıyla, insan hiçbir “modern maymun” (örneğin şempanze, goril) türünden evrimleşmemiş, “maymun türlerinden” evrimleşmiştir. Bu ikisi aynı şey değildir. İnsan, modern maymun türleriyle yalnızca ortak anataya sahiptir. Tıpkı memelilerle ortak anatası olduğu gibi. Ve tüm bu bilgiler ışığında baktığımız da, şu an ki modern maymunların neden insan olmadıklarını rahatlıkla anlayabiliyoruz.

***

Dipnot yerine: “Anata” nedir?

Anata kelimesi ilk defa evrim bilimci ve toplumsal tarihçi Alaeddin Şenel tarafından “İnsanlık Tarihi: Kemirgenlerden Sömürgenlere” başlıklık kitabında kullanılmıştır. Şenel, evrim biyolojisinin literatüründe sıkça kullanılan “ata” kelimesinin ataerkil bir geçmişe ve anlama sahip olduğunu söyleyip, “ana” ve “ata” kelimelerinin birleştirilmesinden türetilen “anaata” kavramını önermişti. Yine Şenel “anaata” kavramının zamanla ve kullanıldıkça “anata” sesini alacağını ileri sürerek, kavramı bu biçimiyle kullanmıştı. Biz burada, Şenel’in önerisinden yola çıkarak “ata” kelimesi yerine “anata” kavramını kullanmayı tercih ettik.