İDP Gençliği: Meslek Liseleri sermayeye terk edilemez! Okullarda işçi-öğrenci denetimi!

Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı meslek liselerinin hepsini size devretmeye hazırız demeye geldim. Eğer biz devredersek, öğrencilere ‘Gidin işyeri bulun’ demeye gerek kalmayacak. Meslek liselerini size verelim. Bunu önümüzdeki dönemde yapacağız. TOBB talep ediyorsa TOBB’a devredeceğiz. ASO, TESK’e de devretmeye hazırız. İstiyoruz ki öğrenciler sektörle iç içe olsun. Yani eli taşın altında olanlar okulların yönetiminde söz sahibi olsun. O zaman net şekilde çıktıları somut olarak alalım görelim.

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Ankara Sanayi Odası Teknik Koleji’nde gerçekleştirilen “Eğitim-Özel Sektör İşbirliği” toplantısında işte böyle konuştu. Saray rejiminin eğitimden sorumlu kadrolarının eğitimi piyasalaştırmak ve öğrencileri ucuz iş gücü kaynağı olarak pazarlamak noktasında attıkları ilk adım değil bu. Ve eğer, piyasa ilişkilerinin zorba yasalarına tabi tutulan bizler, seslerimizi duyuramazsak, son da olmayacak.

Öncelikle İsmet Yılmaz’a birkaç sorumuz var. İlk olarak, liselerimizi özelleştirme kararı alırken, onları sermayeye pazarlarken bize hiç sordunuz mu? Bizim hayatlarımızı kökten değiştirecek bir konu üzerine karar alırken, bizim görüşlerimize hiç başvurdunuz mu? Hayır, başvurmadınız! Bizim adımıza kararı siz verdiniz ve böyle yaparak da patronların tarafında olduğunuzu gösterdiniz. İkinci olarak, liselerin özelleştirilmesinden, sanki bize yapılan bir iyilikmiş gibi bahsediyorsunuz. Eğer bu düşüncenizde samimi iseniz neden staj sürelerimizi sağlık ve emeklilik sigortamıza saymaktan, bize sendika hakkı tanımaktan, stajlarda çalışma şartlarını iyileştirmekten ve toplu iş sözleşmesi hakkımızı bize tanımaktan başlamadınız? Eğer bizlerin hayatlarını iyileştirme noktasında samimiyseniz, yukarıda saymış olduğumuz özlük haklarımızdan başlayabilirsiniz! Gerisi yalan!

Milli Eğitim Bakanı’nın ardından Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir de konuşuyor:

Çocuklar meslek liselerinde atölye dersi görüyor. Ortamın rahat olduğu alanlar atölyeler. Burada alınan tecrübe önemli ama bu çocuklar hiçbir zaman bir çalışma alışkanlığı ve disiplini elde edemiyorlar. Belki SİMEP (Sanayici İşbirliği’nde Mesleki Eğitim Projesi) ve yeni çıkacak kanundaki uygulamayla çocuk dört yıl boyunca eğitim görecek ve sistemin, işletmenin bir parçası olarak tecrübe edinecek. Haftada dört gün işletmeye giderek, iş terbiyesi edinecek ve sisteme entegre olacak.

Nurettin Özdebir bizleri tembellikle suçluyor, sonra bu suçlamayı da liselerimizi neo-liberal yağmaya açmak adına bir mazeret olarak kullanıyor. Ucuz ve genç iş-gücü piyasası dinamik yapısıyla burjuvazinin iştahını bir hayli kabartıyor. Patronlar bu iştahlarını ne zaman doyurmak isteseler biz okuldan ve stajdan evlerimize daha geç dönmeye, elimize geçen azıcık paradan feragat etmeye, oldukça zorlu ve güvencesiz şartlarda çalışmaya zorlanıyoruz. İşte bu sebeple hiçbir patrondan veya patron örgütünden “iş terbiyesi” nutukları dinlemeye mecbur değiliz. Bu yalanlara karnımız tok!

Patronların istekleri ile bizim isteklerimiz arasında dağlar kadar fark var. Onlar, bizi kendi çıkarları adına gece gündüz çalıştırmak ve sömürmek istiyorlar. Onlar, bizim yaşamlarımıza bir karabasan gibi çökmek istiyorlar.

Bizim isteklerimiz ise farklı. Biz stajlarda sömürülmek ve güvencesiz çalıştırılmak istemiyoruz. Sefalet ücretlerine mahkum olmak istemiyoruz. Derslerde ve stajlarda ürettiğimiz saatlerin emeklilik sigortamıza yansımasını istiyoruz. Hiçbir hakkımızın olmadığı stajlarda toplu iş sözleşmesi hakkı istiyoruz. Kölelik anlamına gelen güvencesiz çalışmanın son bulmasını istiyoruz. Kanunen işçi sayılmadığımız için sendikalara üye olma hakkımız yok halbuki her işçi gibi biz de üretiyoruz ve sömürülüyoruz. Bu yasağın son bulmasını istiyoruz. Okullarımızın kapitalist iş dünyası ile kurduğu her ilişki, bizim daha fazla sömürüleceğimiz anlamına geliyor. Okul yönetimlerine borsaların ve patronların gelmesini istemiyoruz.

Sermaye elini liselerimizden çek! Söz, yetki ve karar işçi-öğrencilere!

CEVAP VER