Türk Metal Sendikası, Birleşik Metal-İş ve Hak-İş ile MESS arasındaki, on binlerce metal işçisini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde dördüncü ay geride kaldı. Birleşik Metal-İş’in işveren sendikası MESS’ten 3 talebi var. Birincisi iki yıllık sözleşme ve ücretlerinin ilk altı ayında 695 TL zam, ikincisi yıllık izinlerin iki gün arttırılması ve üçüncü olarak ihbarların iki hafta arttırılması. Buna karşılık işveren sendikasının “kırmızı çizgisi” iki değil üç yıllık toplu sözleşme, altı ayda bir enflasyon düzeyi olarak servis edilen %6,4 zam ve esnek çalışma olarak üç maddeden oluşuyor.

137. güne gelen görüşmelerde sarı sendika Türk-Metal işçilerin değil patronların çıkarlarını savunmakta. Bunu yaparken kullandığı en önemli araç ise göstermelik eylemler. Böylesi bir durumda, patronlar tarafından dayatılmaya çalışılan insanlık dışı toplu iş sözleşmesi maddelerine karşı, genel grev ilân etmek yerine Türk-Metal alaya alınacak bir eylem gerçekleştirdi. İki gün önce belirli fabrikalarda beş dakikalık “donan işçi” eylemleri yapıldı. Üretimi etkilemeyen bu gösterinin sadece işçilerin grev isteğini dizginlemek için düzenlenmiş bir tezgâh olduğu açıkça ortada.

İşveren sendikası “kırmızı çizgileri” konusunda kararlı olduğunu ve geri adım atmayacağını ifade ediyor. Erdoğan’ın “OHAL’i patronlar için ilân ettik.” demeci de patronlara işçi haklarına saldırmak, yani toplu iş sözleşmelerinde insanlık dışı koşullar önermek konusunda cesaret veriyor. Yapılan grev ve yürüyüşlere OHAL’i bahane ederek müdahale eden hükümetin patronlara gösterdiği yol açık: İşçiyi açlığa mahkûm etmek. Zira patronların ilk zam önerisi %3,2 ile işçilerin alım gücünde ciddi bir düşüşe işaret ediyordu. Pazarlıklar ardından patronların önerdiği %6,4 oranındaki zam yine yeterli değil. Kendilerinin iddia ettiklerinin aksine bu zam enflasyon oranının altında kalmakta. Bir devlet kurumu olan TÜİK tarafından verilen enflasyon rakamı %11,9. Kısacası işveren sendikasının önerisi pratikte işçilerin alım güçlerinde bir düşüşe işaret etmekte. Patronların pazarlıklarını yaptığı bizim hayat koşullarımızdır. 

MESS’in ve onun güç aldığı OHAL’in zulüm koşulları karşısında isyan eden metal işçileri, tabandan bir basınç uygulayarak Türk Metal’i grev ilan etmek zorunda bıraktı. Türk Metal 2 Şubat’ta 140 bin işçi ile greve gideceğini açıklamak zorunda kalırken, BMİS de 22 Ocak’ta grev tarihin duyuracağını söyledi.

Buradan çağrımızı yineleyelim: Geleceğin işçileri ve işsizleri olarak gençliğin yeri, metal işçilerinin haklı mücadelesinin yanıdır. İnsanca bir ücret, güvenceli yaşam, güvenli bir iş, kadrolu ve sendikalı çalışma hakları için CV’lerimizin sayfa sayısını değil, metal işçilerinin grevini büyütelim. Metal işçileri greve çıktıklarında, onları fabrikalarda ve fabrikaların önlerindeki direniş çadırlarında yalnız bırakmayalım. Okullarımıza “Kariyer Günleri” adı altında çağrılan metal patronlarını konuşturtmayalım. Sadece metal işçilerinin değil, gençliğin de geleceğini karartmayı hedefleyen kapitalist saldıralara karşı mücadeleci bir birleşik emek cephesi oluşturalım. Saray’ın, Afrin’e dönük başlattığı savaşı bahane göstererek grevleri ertelemesini; yani yasaklamasını engelleyelim. Sermayeyi büyüten savaşların mazeret olarak ileri sürülüp, yine sermayeyi büyütecek grev yasakları için kullanılmasına izin vermeyelim. Çünkü biliyoruz ki, sermaye büyüdükçe, ekmeğimiz küçülmektedir.

İşçi, gençlik el ele; mücadeleye! Ortak grev komiteleri; şimdi!