Galatasaray Üniversitesi Rektörü Ethem Tolga, Haziran ayında yapılacak genel seçimlerde AKP’den milletvekili adayı olmak için geçtiğimiz ay görevinden istifa etti. Yedi yıllık rektörlük döneminde Ethem Tolga, üniversite bileşenlerini dışlayan bürokratik ve antidemokratik bir yönetim sergiledi. AKP’nin ülke genelinde yürüttüğü neoliberal saldırı politikasını üniversitede layığıyla uygulayarak, iktidarın üniversitedeki eli ayağı oldu ve takdirini kazandı. Ödül olarak muhtemelen milletvekilliğine terfi ettirilecek. Ethem Tolga’ya milletvekilliği yolunu açan parlak uygulamalarından bir kısmını hatırlayalım:

  • Üniversite duvarlarının reklam panolarıyla kaplanması,
  • Üniversitede çalışan öğrencilerin ücretlerinin yarıya indirilmesi,
  • Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül’ün, puşi takmasının suç delili olarak gösterildiği dava sonucu hapis cezasına mahkûm edilmesine sessiz kalması,
  • Üniversitede düzenlenmesi tasarlanan Kürt Sorunu konulu bir toplantının Demokratik Gelişim Enstitüsü’nün PKK’nin paravan kuruluşu olduğu gerekçesiyle yasaklanması,
  • Cinsiyet eşitliğine ilişkin bir konferansın Sebahat Tuncel’in katılacak olmasından dolayı iptal edilmesi,
  • Kampüs girişine turnikeler konması ve ziyaretçi yasağı,
  • Yangın sonucu tahrip olan tarihi Saray Binası’nın yangından iki yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen restore edilmemesi,
  • Okul bileşenlerinin temel ihtiyaçlarının (revir, kreş vb.) karşılanması fiziki yer yetersizliği gerekçesiyle reddedilirken üniversitede bir mescit açılması.

Ethem Tolga’nın AKP ile kurduğu sıkı ilişki, 2012 yılının Aralık ayında bir kez daha açığa çıktı. Erdoğan, Göktürk-2 uydusunun fırlatılmasını izlemek için ODTÜ kampüsüne beraberinde büyük bir polis gücüyle girmeye çalışmış ve ODTÜ’lü öğrencilerin protestolarıyla karşılaşmıştı. Polis, öğrencilerin azimli direnişiyle karşılaşmış ve öğrencilere karşı aşırı güç kullanmıştı. Bunun üzerine bir grup üniversite rektörü, öğrencileri şiddet yanlısı olmakla suçlayan bir açıklama yayımlamıştı. Ethem Tolga, bu açıklamanın altına imza koyan rektörlerden biriydi. ODTÜ’lü mücadele arkadaşlarıyla dayanışma içindeki GSÜ’lü öğrencilerin seferberliği üzerine Tolga, bu tavrından dolayı özür dilemek zorunda kalmıştı.

Biz ne kadar anlatırsak anlatalım, Ethem Tolga’yı kendisinden daha iyi anlatamayız. Bu nedenle, GSÜ’deki Kürt Sorunu konulu toplantıyı PKK etkinliği olarak duyuran Akit gazetesine gönderdiği mektupta yer alan kendi sözlerini aktaralım:

(…) Kendimi size tanıtayım: Ben muhafazakâr bir ailenin çocuğuyum, Aksaraylıyım. Annem rahmetli hacıydı. Ağabeylerim yengelerim hacıdır. Dine ve maneviyata önem veren bir ailenin çocuğuyum ben.

Aksaray’ı bilirsiniz, o bölge PKK’ya büyük reaksiyonu olan bir bölgedir. O bakımdan bunu bilin. Burası emin ellerde. O yüzden hiç merak etmeyin. Galatasaray Üniversitesi’ni biliyorsunuz. Galatasaray gibi bir yer burası. Kolay değil benim gibi bir insanın buraya gelmesi. Gerçi seçimle geldim. Galatasaray’ın kendine göre imajı var.

Mason değilim. Masonlara da pek sıcak bakmam. Sayın Cumhurbaşkanımız da Başbakanımız da tanırlar beni (…)”

Ethem Tolga doğru söylüyor; görevinden istifa edip AKP milletvekili aday adayı olmasına bakılırsa, yöneticiler kendisini çok iyi tanıyor olsa gerek. Ne var ki emekçi gençlik; neoliberal politikaların eğitim alanındaki uygulayıcılarını ve üniversite bileşenlerini dışlayan bürokratları en az yöneticiler kadar iyi tanıyor ve onlara karşı amansız mücadelesini sürdürüyor.

CEVAP VER