Dindar nesil yetiştirmeliyiz. Muhafazakar ve demokrat bir parti olarak ateist yetiştirmemizi kimse bizden beklemesin, dindar bir nesil yetiştireceğiz.” Bunlar İmam Hatip mezunu bir cumhurbaşkanının arzu ettiği gençliğe dair sürekli olarak tekrarladığı cümleler. “Peki bu nesli yetiştirmek için ne gibi araçlar kullanılıyor” sorusunun ilk akla gelen cevapları eğitim ve dini tarikatlar. Gençliği yetiştirmenin en etkili yolunun eğitim olduğu göz önünde bulundurulduğunda ilk olarak eğitimden bahsetmek önemli bir hal almaktadır.

AKP milletvekili Ali Boğa 2012 yılında “Bütün okulları İmam Hatip okulu yapma şansını elde etmiş durumdayız” demişti. Bunu yapamamaları için elimizden geleni yapmamız gerektiğinin, bunu yapmanın toplumun akli melekelerini yıkıma götüreceğinin farkındayız. Ancak öte yandan çevremizde sayıları gün geçtikçe artan İmam Hatip lise ve ortaokulları, aynı zamanda bir tuşa basınca gerçekleşiyormuş kolaylığıyla liselerin İmam Hatiplere çevrilmesi durumları da olayın kritik doğasının geldiği boyutu ortaya koyuyor. Sayıları mitoz bölünmeyle artarcasına çoğalan İmam Hatipler’de dini bir eğitim verilmesi, evrimin kaldırılıp cihat kavramının müfredata eklenmesi; Erdoğan’ın 2012 yılında Necip Fazıl’dan alıntı yaparak sarf ettiği “Altını çiziyorum modern, dindar bir gençlikten bahsediyorum. Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin davacısı bir gençlikten bahsediyorum.” sözünün gerçekleştirilmesi yolundaki uygulamalardır.

İkinci olarak tarikatlardan bahsetmek gerekmektedir. Hükümetin dini cemaat ve tarikatlara ekonomik destek vererek istediği gençliği yetiştirmek için bu gruplarla karşılıklı fayda üzerine kurulu bir ilişki içerisinde olduğu gerçeğiyle karşılaştık ve bu durum bugün başka tarikatlarla devam ediyor.

Adana’daki kız öğrencilerin kaldıkları yurtta çıkan yangın sonucu hayatlarını kaybetmelerinin ardından görüldü ki aileler çocuklarını bu yurtlara zorunda kaldıkları için gönderiyorlarlar. Çünkü bir sürü yerde devlet yurdu olmaması durumundan faydalanıyor bu tarikatlar. Anlayacağınız insanların maddi durumlarının yetersizliğinden istifade ederek onları ölüme mahkum ediyorlar. Bu tarikatlar gençliğe, zihinleri cihat düşüncesiyle uyuşturulmuş, homofobik, cinsiyetçi, emek düşmanı kişiler olarak topluma “kazandırılmak” istenen bir toplammış gibi bakıyorlar… (!)

Homofobik, emek düşmanı, cinsiyetçi, cihat düşüncesini benimsemiş ve bilimsel değil dini bir eğitim gören gençliğe karşı; ilerici, sorgulayan; kendi bulunduğu mahallede, işyerinde, okulda, kısacası hayatın her anında iktidarın kindar ve dindar programına karşı mücadele eden bir gençliğe olan ihtiyacımız gün geçtikçe daha yakıcı bir hal almaktadır. 

Biz şükür edip başını eğen değil, işyerinde patronlara ve işbirlikçi sendikalara karşı örgütlenip hakkını savunan, okullarda faşist çetelere ve polis baskısına karşı örgütlenen, yaşamımızın her alanında var olan emek sömürüsüne ve baskılara karşı kararlılığını ortaya koyan bir gençlikten yanayız.