On binlerce insanın ölümüne, milyonlarca insanın evsiz kalmasına yol açan depremin yıkıcı etkileri sürerken bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüksek öğretimin bahar döneminde uzaktan eğitim formatında gerçekleştirileceğini söyledi. Gerekçe olarak da depremzedelerin KYK yurtlarına yerleştirilmesini sundu. Bu karar ile enkazın faturası, yine depremden etkilenmiş olan öğrencilere kesilmektedir.
Beştepe’nin ihmallerinden dolayı yaşadığımız bu felaket üniversite öğrencilerinin eğitim haklarını elinden almaya çalışarak tekrar bir ihmal politikası ile giderilmeye çalışılıyor. Bu kararın altından yatan esas sebep; depremzedelerin barınma ihtiyacını karşılarken ortaya çıkacak maliyeti özel sektöre yüklememektir. Oysaki sadece Antalya’da 670 bin kişilik otel kapasitesi bulunmakta, Türkiye genelindeyse TÜİK verilerine göre 1 milyon 629 boş konut stoku mevcuttur. Yani depremzedelerin acil olan barınma ihtiyacını karşılamak için kaynak vardır. Fakat Tek adam rejimi, önlem almayarak yarattığı krizin yükünü öğrencilerin sırtına yüklemek istemekte yani krizi başka krizler yaratarak çözmeye çalışmaktadır.
Uzaktan eğitimin sanıldığının aksine eşitsizliği daha da arttırdığını pandemi döneminde hep beraber deneyimledik. Derslere katılmak için gerekli elektronik cihazlara ve hatta elektriğe dahi ulaşımı olmayan binlerce öğrenci olduğunu çok iyi biliyoruz, bu sayı şu an milyonlara ulaşmış durumda. Öğrencilerin eğitime nasıl devam edebileceği büyük bir muammadır. Bu karar depremzede öğrenciler özelinde sadece eğitim alanında değil aynı zamanda sosyal ve psikolojik açıdan olumsuz etkileri de olacak bir karardır.
Kararın alınmasında kuşkusuz emekçi halkın, öğrencilerin, işçilerin, kadınların benzeri görülmemiş seferberliği de etkilidir. Rejimin hiçbir krizi çözme yeteneği olmadığı, halkın kendi özgücünden, örgütlerinden, sosyalistlerden ve emekçi dostu kesimlerden başka bir güvencesinin olmadığı bu felaketle yeniden ortaya çıkmıştır. Rejim, öğrencilerin üniversitelerde söz konusu seferberliği geliştirmesinden de korkmaktadır.
Bu doğrultuda depremin bütün etkileri ortadan kalkana ve yıkılan yerleşimler yeniden bina edilene dek:
Bütün oteller, barınma tesisleri ve boş evlerin tamamı depremden etkilenen emekçi halk için seferber edilmelidir. Bir turizm ülkesi olmakla övünen ülkemizde kar rekorları kıran tonlarca otel ve pansiyon zincirinin yanı sıra, milyonluk ihalelerle dikilmiş ve cepleri olabildiğince doldurmuş binlerce boş ve kullanılabilecek durumda bina var. Bu kaynaklar depremden etkilenen halkın kullanımına sunulmalıdır.
Depremden etkilenen bütün öğrencilerin kredileri bursa çevrilmeli, kredi borçları iptal edilmelidir. Zaten ağır bir ekonomik krizle uğraşan emekçiler depremin etkisi ile evlerini, işlerini kaybederek daha da ağır bir tablo yaşamaktalar. Depremden etkilenen emekçi ailelerin çocuklarının kredi borçları silinmeli, var olan kredileri hemen bursa çevrilmelidir.
Emekçi halkın seferberliğini engelleyecek her türlü bürokratik girişim ortadan kaldırılmalıdır. Rejimin emekçi düşmanı bürokratik hamleleri halkın yaşadığı yıkıntıyı arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Göçmenler, öğrenciler, emekçiler bu yıkımın sorumlusu değildir. Bilakis emekçi halk bütün sınırlı kaynakları ile depremden etkilenen insanlarımız ile dayanışma göstermektedir. Denetimsizliğin, niteliksiz yapıların ve koordinasyonsuzluğun sebebi olan sermayenin bütün kaynakları emekçi depremzede halkın hizmetine sunulmalıdır!