Çocuk ölümleri ile gelen 2016

Yeni yılın ilk günlerinde bir önceki seneye, 2015’e dönüp baktığımızda hatırladığımız mutluluk ve barıştan ziyade ölüm ve savaş. HDP’nin Diyabakır’da düzenlediği mitingte gerçekleşen patlama, Kobani’nin yeniden inşa çalışmalarına katkıda bulunmak isteyen gençlerin Suruç’ta gerçekleştirdiği basın açıklamasına düzenlenen bombalı saldırı, 7 Haziran’dan bu yana Kürt illerinde uygulanan sokağa çıkma yasakları, Ankara’da “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi”nde gerçekleşen patlamalar, Tahir Elçi’nin katli ve özellikle 1 Kasım seçimlerinin ardından Kürt illerinde yoğunlaşan ablukalar, askeri operasyonlar, bombardımanlar… İşte 2015’in geride bıraktıkları.
Geçtiğimiz aylarda neler yaşandığının özeti niteliğinde Dicle Mahallesi’nde ikamet eden Mesut B.’nin şu sözleri; “Güvenli hiçbir yer yok, ölüm kol geziyor, kaçış yok. Sıradan bir hayat sürdüğümüz mahallelerde, caddelerde, sokak aralarında zırhlı araçlar, tanklar, yüzü maskeli eli silahlı dev cüsseli askerler, polisler var. Yüksek yerlere konuşlanan keskin nişancılar duruyor. Dışarıda kuş bile uçmuyor. Onlarca aile evini terk edip tek bir bodrum katına sığınmış durumda. Marketler, manavlar, eczaneler ve hastaneler haftalardır kapalı. Su yok, elektrik yok, telefon ve internet yok. Depoladığımız yiyecek ve içecekler bitmek üzere. Cizre’de top atışı yapılmayan yer kalmadı” diyerek sürdürüyor: “Kulakları sağır eden bombaların ve saatlerce süren çatışmaların seslerine dayanamayıp kalp krizinden ölen yaşlıları, korkudan dili tutulan, ağlamaktan sesi kesilen, kulaklarını tıkayan, saklanacak yer arayan küçücük, el kadar çocuklar önemini yitirdi bile.”

Kısacası 2015’in bilançosu; devlet tarafından katledilen binlerce yaşlı, genç ve çocuk.

Anne karnındayken, yatakta uyurken, sokakta top oynarken, yiyecek almak için komşuya, bakkala giderken ölen yüzlerce çocuk. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre AKP hükümetinin iktidara geldiği günden bu yana 200’ü aşkın çocuk devlet tarafından katledildi.

Hümanist Büro tarafından hazırlanan rapora göre ise tüm bu çocuklar; operasyonlar, çatışmalar, gösteriler sırasında vurularak, bomba patlaması, sivil alanlarda bulunan mühimmatın patlaması sonucu, hasta olup hastaneye götürülemediği için, sokağa çıkma yasağı sırasında parkta veya evin önünde oynarken vurularak, eve isabet eden kurşun veya patlayıcıyla, polisten kaçarken apartmandan düşerek, polis tarafından dövülerek, doğrudan açılan ateş esnasında vurularak yaşamını yitirdi.

2016’nın ilk günlerinde de devam eden abluka neticesinde bölgede yaşayan insanlar, bakkallar ve eczaneler tarandığı için hastalıklara ve açlığa mahkum edildi. Yaşam hakkının askıya alındığı, devlet tarafından işlenen cinayetlerin “terör” adı altında meşrulaştırıldığı bölgede, askeri operasyonların ve hükümet baskısının hala daha devam ediyor oluşu, şayet bizler yaşananların hesabını sormak için topyekün bir mücadele öremez isek, daha pek çok insanın hayatını kaybedeceğinin bir kanıtı.

CEVAP VER