25-26 Ekim gecesi Aydın Işıklı KYK Yurdu’nda, içinde 15 kişinin olduğunun söylendiği bir asansör 7 kat düşerek, şu an kesin olarak bilinmeyen, ancak en az 1 can kaybının olduğunun söylendiği kayıplara ve yaralanmalara yol açtı. Basına yansıyan bilgilerde, söz konusu asansörün sık sık bozulduğu, öğrencilerin sürekli ikazlarına rağmen yurt yönetiminin gerekli tamir işlemlerini ise gerçekleştirmediği öğrenildi.
Her şeyden önce ölen kardeşlerimiz için yasta olduğumuzu belirtiyor; onların arkadaşlarına, yakınlarına ve ailelerine baş sağlığı diliyoruz. Yaralıların en kısa zamanda iyileşmesini ümit ediyoruz.
Bu acı olay üzerine yorum yapmak her ne kadar zor olsa da, facianın sorumlusunun gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamayan siyasi iktidar, KYK, Milli Eğitim Bakanlığı ve Işıklı KYK Yurdu yönetimi olduğunu ifade ediyoruz.
Bu facia gökten düşmedi, ama yıllar boyunca Saray rejimi ve onun eğitim ile barınma politikaları tarafından hazırlandı.
Öğrencilerin kronik ve kitlesel barınma krizi kapsamında, en son bu çapta bir felaket, 2017 yılında Adana’nın Aladağ ilçesinde, bir tarikatın özel bir öğrenci yurdunda çıkan yangında 15 öğrencinin yanarak ve nefessiz kalarak hayatını kaybetmesi olayında yaşanmıştı.
2017’den bu yana öğrencilerin barınma krizi derinleşti. Kiralar artarken, yurt kapasiteleri sağlıklı bir şekilde arttırılmadı. Tam tersine devlet yurtları, içlerine daha fazla öğrencinin sığabilmesi için niteliksizleştirildi ve neredeyse koğuşları andıracak şekilde yeniden organize edildi. Binlerce öğrenci inşaatı ve altyapısı henüz tamamlanmamış yurtlara adeta sürgün edildi. Devlet yurtlarında sağlıklı, güvenli ve nitelikli bir biçimde barınmak mümkün olmaktan çıktı.
Yapımı tamamlanmamış, kapı kollarının ve tuvalet teçhizatının monte edilmemiş olduğu ve asansör gibi yaşamsal teknik gereçlerin düzenli güvenlik kontrollerinin yapılmadığı yurtlarda kalmakta olan onbinlerce öğrenci, yurtlardaki şartların iyileştirilmesini talep ettiklerinde ise rejimin ve KYK’nın polisi gibi hareket eden yurt müdürleri ve üniversite yönetimlerinin tehditleri ve baskılarıyla karşı karşıya kaldı. Yemek fiyatlarındaki artışı, ranzalarda korkuluk olmayışını, odaların bakımsızlığını ve yurda su ve yiyecek girişinin yasaklanmasını gündeme getirmek isteyen öğrenciler, yurtlarından atılmakla tehdit ediliyorlar.
Hükümetin KYK yurtlarındaki bu polislerine şu soruyu sormak istiyoruz: Öğrencilerin taleplerini bastırmak, onları tehdit etmek ve öğrencilerin geri çekilmediklerini görünce onları yurtlardan atmak çözüm getirdi mi?
Mevcut rejim altında kamu kaynakları en temel hak ile özgürlüklerin sağlanması için değil, patronları zenginleştirmek için kullanılıyor. Bunun doğrudan bir sonucu olarak da, barınma benzeri en temel haklar kamusal olarak hayata geçirilmiyor ve özel şirketler ile tarikatlara teslim ediliyor. Bu sebeple ne devlet yurtlarında, ne de özel yurtlarda öğrencilerin can güvenliğinin sağlanması ve insan onuruna yaraşır bir hayatı sağlayacak şartların yerine getirilmesi söz konusu değil.
Türkiye’de, canımıza kasteden bu kâr odaklı, piyasaya bağımlı ve sermayenin ihtiyaçlarına uyarlanmış eğitim sisteminden kopuş zorunlu; bu kopuşu hayata geçirebilmek için bütün sıra arkadaşlarımızı seferber olmaya ve Aydın Işıklı KYK Yurdu’nda yaşanmış olan katliamdan hesap sormaya davet ediyoruz.
İhmaller yüzünden ölüme sebep olan KYK hesap vermeli! Sorumlular yargı önüne!
KYK yurtları orada yaşayanlar ve çalışanlar tarafından yönetilsin: KYK yurtlarında işçi ve öğrenci denetimi!
Yurt koşullarının iyileştirilmesi için mücadele veren öğrencilerin tehdit edilmesine, baskı görmesine son!
Haksız yere yurttan atılan öğrenciler derhal yurtlara geri alınsın!
Barınmak haktır! Her öğrenci için parasız, nitelikli, güvenli ve sağlıklı yurt!