Ankara’da Gezi Eylemleri

Gezi Parkı direnişine yapılan sert müdahale, tüm Türkiye’de olduğu gibi Ankara’da da 1 Haziran günü on binleri sokağa döktü. ‘Ayakların’ haklı isyanı karşısında korkudan ve şaşkınlıktan şuursuzlaşan hükümet elindeki tüm araçları –medya, güvenlik güçleri, yargı ve ‘eli sopalılar’- seferber ederek eylemcileri yıldırmaya çalıştı. Ancak hükümetin zaten çatırdamaya başlamış olan yalan diktatörlüğü artık temelinden sarsılıyordu. Korku duvarı artık aşılmıştı. Uzun süredir birçok uygulaması farklı kesimlerden tepki çeken hükümet bu alttan alta biriken öfkenin kritik bir noktaya ulaştıktan sonra nitel bir sıçramayla milyonları sokağa dökmesi karşısında tek çareyi tüm gücüyle eylemcilere saldırmak olarak gördü. Ertesi gün, İstanbul’da olduğu gibi daha büyük bir kalabalık Kızılay’a girmeye çalıştı. Aynı diğer birçok ilde olduğu gibi her çeşit insan ortak bir taleple bir araya gelmişti. Üstelik bu kalabalık, insanlar meydana ulaşamasın diye değiştirilen minibüs hatlarına, Kızılay’da durmadan devam eden metroya ve basının tüm sansür ve karartma çabalarına karşın toplandı.  Polis sabahtan barikatlarını kurmuş, gaz bombalarını hazırlamış göstericileri bekliyordu. Ancak bu kez göstericilerin karşısında direnemedi ve meydanı terk etmek zorunda kaldı, terk ederken de gerçek mermi kullanarak bir göstericiyi, Ethem Sarısülük’ü başından vurdu. Kızılay’da her gün çatışmalar akşamüzeri başlayıp sabahlara kadar sürdü. Meydanın konumu gereği polis hiç meydandan tam olarak çekilmedi, bu yüzden de çatışmalar hiç kesilmedi. Ancak bu sürekli çatışmanın eylemcileri yıldıramayacağı belliydi. Camlara çıkan halk kaçan göstericileri alkışlıyor, polise tepki gösteriyordu. Açık dükkanların esnafı yardıma ihtiyacı olanları dükkanlarına alıyor, polise öfke kusuyordu. Bir anda sanki bütün Ankara ayaklanmıştı. Sadece Kızılay’da değil her mahallede insanlar sokaktaydı. Bakkala girdiğinizde, aldığınız ürünlerin ücreti istenmiyor, hükümet düşene kadar durmayın yeter diye destek veriliyordu. Eczaneler antiasit ilaçlarını göstericilere ücretsiz veriyordu, taksiciler zor durumda olanları karşılık beklemeksizin polisten kaçırıyordu. Tüm şiddete, polis terörüne, baskıya rağmen bir şehir ayağa kalkmış,  isyan ediyor, direniyordu. İnsanların gözündeki kararlılık ve umut ışığı uzun zamandır boyun eğen kitlelerin artık yeter demeye hazır olduğunu gösteriyordu.

6th August 2013, Enternasyonalist Öğrenci tarafından yayınlandı

CEVAP VER