Kadınlara ve LGBTİ+lara yönelik baskı ve hak ihlalleri her geçen gün katmanlanarak devam ediyor; bu baskı rejimine ve bizzat devlet eliyle sistematikleştirilen erkek şiddetine rağmen kadınlar yılmadan mücadeleyi sürdürüyor. Daha alacağımız çok hakkımız varken devletin erkek şiddetine yaslanma politikası ve patriyarkal toplum yapısına dayanarak gerçekleştirdiği saldırılar karşısında elimizde olan haklarımızı kaybetmemek için savunmaya geçmiş durumdayız. Bu baskı rejimi üniversitelerde de kendini gösteriyor. Eşit olduğumuz, şiddetten azade, özgür bir yaşama sahip olmak için mücadelemizi sürdürüyoruz ve bu 25 Kasım’da da meydanlardayız! Bu 25 Kasım’da da dayanışmamızı ve mücadelemizi sokaklara taşımak, taleplerimizi dile getirmek büyük önem arz ediyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun yayınladığı verilere istinaden sadece geçtiğimiz Ekim ayında son on dört yıldır bilinen en yüklü miktarda kadın cinayetinin işlendiğini görüyoruz; 48 kadın, devlet eliyle erkek şiddetine kurban gitti, yasımız isyanımızdır!
25 Kasım’a doğru üniversiteli kadınlar ve LGBTİ+lar taleplerini haykırmak için sokaklara dökülmeye hazırlanıyor; öncelikle İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmek gibi kadın düşmanı anlayışlara dayanarak verilmiş kararlardan ivedilikle geri dönülmesi gerekiyor. Kadınları ve LGBTİ+ları toplumsal cinsiyet eksenli şiddete karşı koruyan 6284 sayılı kanunun derhal uygulanmasını ve kadına yönelik şiddete karşı caydırıcı cezai yaptırımlar uygulanmasını talep ediyoruz; faillerin haksız tahrik indiriminden yararlanmalarını engelleyecek yasal düzenlemeler getirilmesi bizim için esas.
Üniversitelerdeki kayyum yönetimler tarafından el birliğiyle işlevsizleştirilen CİTÖK/CİTÖB (Cinsel Tacizi Önleme Komisyonları/Birimleri) derhal etkin hale getirilmesini talep ediyoruz; toplumsal cinsiyet eşitliğinin üniversiteliler arasında teşvik edilmesi ve flört şiddetiyle ısrarlı takip gibi her türlü taciz ve şiddet eyleminde resmi aksiyon alabilen CİTÖK/B’lerin üniversiteli kadınlar ve LGBTİ+ bireylerin güvenliği açısından büyük önem taşıyor.
Bir diğer talebimiz de güvenli yurt imkanının kadın ve LGBTİ+ öğrencilere sağlanması, asansörlerin bakımının düzenli olarak yaptırılması gerekiyor; yurt giriş çıkış saatlerinin patriyarkaya hizmet etmemesi ve erkek öğrencilerle eşit zeminde olması gerekmektedir.
Ataerkil eğitim müfredatının toplumsal cinsiyet eşitliği temelli bir yapıya sahip olması da taleplerimiz arasında bulunuyor.
Ek olarak, LGBTİ+ bireylerin bedenlerinin aile politikaları zemininde malzeme haline getirilmesi kabul edilemez! Üniversite yönetimlerince LGBTİ+ topluluklarına ve kulüplerine getirilen yasaklar ivedilikle kaldırılmalıdır.
Sağlık Bakanlığı’na bağlı Tıbbi Cihaz ve İlaç Kurumu’nun HRT ilaçlarına getirdiği kısıtlamaları da kabul etmiyoruz, devlet kadın ve LGBTİ+ bireylerin bedeni üzerinde tahakküm kurmaya çalışmaktan vazgeçmelidir!
Haklarımıza, hayatlarımıza sahip çıkmak için 25 Kasım’da meydanlardayız; kadın dayanışması kazanacak, kahrolsun erkek şiddeti ve patriyarka!